|
 |
 |
 |
  |
|
AB'ye hazırız, artık ihracata yükleneceğiz
Kanatlı sektörü son 15 yılda hızlı bir büyüme gösterdi. Artık, başta AB olmak üzere ihracat pazarlarını zorlamayı ve ihracatın 5 kat artmasını hedefliyoruz.
Ülkemiz kanatlı sektörü son onbeş yıl içerisinde hızlı bir büyüme ve gelişme göstererek ülke ihtiyacını karşıladığı gibi ihracat yapabilecek bir konuma ulaşmıştır. Kanatlı etinde dünyada önde gelen bazı "ithalat zonları" vardır. Avrupa Birliği ise bu zonların en önemlisidir. Aldıkları ürünler ise ağırlıklı olarak göğüs eti ve türevleridir. Geleceğe dönük olarak da AB'nin ithalatçı konumunun devam edeceği kesindir. Tedariklerini büyük ölçüde Brezilya ve Tayland'dan yapmaktadırlar. Türkiye ise lojistik anlamda çok yakın olmasına rağmen bu potansiyeli maalesef kullanamamaktadır. Ülkemiz önceleri kanatlı sektörünün rekabet gücünün farkında değildi ve kanatlı eti ihracatı ile alakalı hiçbir girişimde bulunmadı. Bu da Türkiye'ye ve sektörün oyuncularına çok zaman kaybettirdi. Bu konunun önemi çok sonraları anlaşıldı ve Avrupa Birliği'ne kanatlı eti ihracatı için başvuruda bulunuldu. Fakat bu sefer de ülkemizin AB'nin fitosaniter sistemine uyabilme hedefi ortaya çıktı.
HEYETLER GELDİ Bununla alakalı olarak Tarım Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü (KKGM) ilgili eksikliklerini tamamladı ve 6 işletmenin AB standartlarında üretim yaptığını belgeledi. AB'ye kanatlı eti ihracatı için başvuruldu. Bu süreç başvuruda bulunan tüm firmalar için gerçekten yüksek teknolojide ve Ar-Ge'nin çok önem kazandığı, çok önemli bir dönem olmuştur. Bu sürecin yararlarını bu açıdan gözardı edemeyiz. Türk kanatlı eti sektörünün ihracat başvurusunu değerlendirmek için Eylül 2003'te AB'den bir heyet geldi ve bu tesisleri kontrol etti. Sonuçların olumlu gelişmesiyle birlikte takip eden süreçte de ön izinler alınmış oldu. Banvit'in Bandırma'daki tesislerimize ek olarak İzmir Armutlu'da faaliyet gösteren hindi tesisleri de denetlendi, şirketimiz sertifikalanmış 6 işletmeden 2'sine sahiptir. Denetlenen ve AB'ye ihracat yapabilecek diğer firmalar; Keskinoğlu, Pınar, Beypi ve Şeker Piliç'dir. Banvit, tam entegre bir firmadır. Hedefini, piliç üretiminden gıda üretimine çeviren Banvit, bir gıda şirketi olarak tanınmayı hedefliyor. Banvit'in amacı sadece Türkiye'de değil, Avrupa'da da gıda konusunda sözü geçen bir şirket olmaktır.
TAM 10 YILDIR ÇALIŞIYORUZ Banvit'in vizyonu Avrupa'da lider bir gıda üreticisi konumuna gelmek olduğu için, neredeyse son on yıldır yaptığımız tüm yatırımlar tesislerimizi zaten AB standartlarına oturtmuştu. Bu nedenle AB'ye ihracat gündeme geldiğinde ek bir yatırım yapma ihtiyacı duymadık. Zaten buna hazırdık. Bu da bizi rahatlatan bir unsur oldu. Teknolojik yatırımları bir kenara bırakırsak, bu süreçte yaptığımız en önemli yatırım "gıda güvenliği" için yaptıklarımızdır. Banvit, "Gıda Güvenliği" konusunda son derece önemli bir kontrol programı olan HACCP'ı sekiz yıldır uygulamaktadır. Buna ek olarak canlı üretimin de dahil olduğu BVQI'dan alınan ISO 9001 belgesi ile birlikte, AB'de bile sektörümüz için çok nadir olan ISO 14001 "Çevre Yönetim Sistemi" uygulamaları, hem piliç hem de hindi üretimi için ayrı ayrı sertifikalandırılmıştır. Bu arada belirtmek gerekir ki Avrupa'da ISO uygulamaları halen gönüllü iken HACCP uygulaması ise daha geçtiğimiz sene mecburi oldu. Yani biz aslında süreç izlenebilirliği konusunda da AB'deki birçok emsallerimizden öndeyiz.
İHRACAT 5 KATINA ÇIKACAK Bu nedenlerle AB'ye ihracat gündeme geldiğinde ek bir yatırım yapma ihtiyacı duymadık. Ancak bu aşamadan sonra en büyük yatırım insan kaynağı ve pazarlama faaliyetlerine olacaktır. AB, yaklaşık 450 bin ton piliç eti alıyor. Gerekli izinlerin alınması ve AB kapılarının açılmasıyla sektördeki yıllık yaklaşık 20 bin ton beyaz et ihracatının bir yıl içinde kolayca 100 bin tona yükselmesini beklemekteyiz. Bu noktada en önemli unsur, ihracat yapacak olan firmalar için sağlanacak destektir. Şu an ülkemizde kanatlı sektöründe ihracat yapan firmalara hazineden verilen destek yaklaşık 220 dolar/ton civarındadır. Bu rakam diğer ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça yetersiz bir seviyededir. Sektör üzerine düşeni fazlasıyla yapıyor, bundan sonra yürüyebilmemiz için devlet desteğinin sağlanması gerekiyor. Mesela AB Rusya'ya olan ihracatlarına geçtiğimiz yıllarda tonda 650 Euro'ya kadar destek vermekteydi. Oysa belirli bir desteğin 5 yıl süre ile azalan bakiyelerle verilebilmesi gerekir. Örneğin 500 dolar/ton olarak başlayacak bir ihracat desteği her yıl azalarak, 400, 300, 200, 100 usd/ton seviyelerine çekilir ve bu süre sonunda da destek tamamen kaldırılır. Biz kanatlı eti sektörünün temsilcileri olarak, önümüzdeki dönemde Avrupa Birliği denetleme sürecinin olumlu sonuçlanmasını ve ihracat kapılarının tamamen açılmasını bekliyoruz.
ÖMER GÖRENER
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|