YENİ TÜRKİYE'YE MEKTUP - GASTRONOMİ
KAYA DEMİRER (Turizm Restaurant Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği Başkanı)
Ülkemizin herhangi bir ferdinin bireysel ya da ekip olarak başarısını ülkemizin ya da toplumumuzun başarısı saymak son derece doğal bir sonuç. Yıllarca sporcularımız, sanatçılarımız, yazarlarımız, aydınlarımızın başarısını paylaştık, onların haklı gururlarını kendi gururumuz saydık. Toprağına, ülkesine bayrağına olan sevgisini ve tutkusunu yoğun yaşayan bir milletin fertleriyiz. Diğer yandan; Ülkemizin başarısı, refahı, gücü, huzuru ve demokrasiye sıkı sıkıya bağlı olması da biz bu toprakların bireylerinin haklı gururudur. Güne "Ne mutlu Türküm ya da Türkiyeliyim diyene" sözü ile özgüvenle başlamaktan daha yoğun bir duygu var mı? Yerli ve milli açılımını önemsiyor ve aslında daha net üzerinde anlaşma sağlamamız gereken bir kavram olarak görüyorum. Yerli ve milli tanımını ben aşağıdaki şekilde özetleyebilirim;
Hangi etnik köken ve inanç aidiyetine sahip olunursa olsun esas olan, yaşadığı topraklara ve onun değerleri ile yoğrulan bir kimliğe bürünmek ve insana kim olursa olsun insan olarak değer verip saygı duyarken diğer taraftan havasını soluduğumuz, bastığımız toprağın bize sunduklarının değerine şükretmek.
Kendin olmak, başkalarının taklitçisi değil, kendi kültürünün temsilcisi olmak aynı zamanda da vizyoner bir kimlik taşımak ve bu birleşim ile evrensel sahnede rekabet etmek ve bazen de bu sahnede sadece kültürel ve toplumsal alışverişe girebilmektir. Öte yandan her taklidin aslını güçlendirdiğini unutmamaktır.
Kendi halkını ve değerlerini özümsemek, bu değerleri hayat felsefesinin merkezine taşımak, yabancılaşmamak, ülkenin istikbali ve özgürlüğü için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamak ve bireysel çıkarların ancak ülke ve millet çıkarlarının bir sonucu olduğunu hiçbir zaman aklından çıkarmamak.
Ülke ve millet bütünlüğünü esas alarak, kültür, mezhep, inanç veya yaşam tarzı farklılıklarımızı zenginliğimiz sayarak, kimseyi ötekileştirmeden, yok saymadan, hor görmeden hep beraber Türkiye'yiz diyebilmek.
Güçlü karşısında boyun eğmemek ve öten yandan düşkün ezmemek, başka güçlerin çıkarlarının taşeronu, piyonu, oyuncağı olmamaktır.