YENİ TÜRKİYE'YE MEKTUP - MİMARİ
DR. SİNAN GENİM (Mimar)
Elbette insanın hayatı boyunca zaman zaman sıkıntılı günleri olur, hayat her zaman istediğimiz gibi geçmiyor, iyi gün var, kötü gün var. Önemli olan bu inişli çıkışlı yolculuk süresince yılmamaktır. Her başarısızlık aynı zamanda bir başarının müjdecisidir. Eğer merak eder, öğrenmek için çaba harcar ve çalışırsak başarılı olmamak için bir sebep olmadığına inanırım. Geçenlerde bir toplantı sırasında çalışmanın faziletinden bahsettim, karşılık beklemeksizin yapılan çalışmalar mutlaka birileri tarafından farkına varılarak değerlendirilir, ister istemez size ve yaptıklarınıza talep doğar. Karşılık bekleyerek yaptığınız işlerden çok daha fazla getirisi olur. Bu getiri ekonomik olduğu gibi, geniş ve derinlemesine bir bilgi birikimi, arkadaş topluğu olabilir. Her türlü birikimin eğer onu gerektiği şekilde kullanmayı başarabilirsek insan yaşamına katkısı olduğunu düşünürüm. Bireysel başarı nereye kadar insanı mutlu eder? Önemli olan başarının getirdiği toplumsal mutluluktur. Başarınız eğer etrafınızdaki insanları, dostlarınızı, tanıdıklarınızı da memnun etmiyorsa başarı sayılabilir mi? Yalnız yaşamıyoruz, istediğimiz kadar kendimizi soyutlayalım geniş bir insan topluluğu çevremizi kuşatıyor. "Ben" kelimesini kullanmaktan, söze "ben" diye başlamaktan rahatsız olurum. O takdirde bizi rahatsız eden bir sürü şeyden uzakta keyif içinde yaşamı sürdürme mutluluğuna erişebiliriz. Ancak olmuyor, başarının tadına varabilmek için birlikte olmak gerekiyor. Eğer başarınız birileri tarafından dile getirilmez, takdir edilmezse, başarı olmaktan uzak, yalnız kendi kendine yapılan bir öğünme olabilir. Türk insanı eğer gereken şartlar sağlanırsa çalışır, kabiliyeti konusunda herhangi bir şüphem yoktur. Ancak onun ürünlerine talep yaratmak gerekir, son zamanlarda tasarım konusunda gördüğüm atılım hayret verici. Fakat burada bir hata yapıyoruz, kendi kültürümüzün geçmişe ait eserlerinin kopyalarını yapmak evrensel bir talep doğurmak için yeterli değil. Geçmiş kültür bize yeni atılımlarımız, farklı yorumlarımız için destek olur. Geçmiş yaşamı bilip, onların birikimlerinden ders almalıyız. Bu birikim üzerinde yeterince araştırma yapıp, bilgi sahibi olmamız gerekir. Sonra iş bize düşüyor, tüm bunları yoğurup yeni bir şeyler yapmak. Evrensel sahnenin beklediği yeni çalışmalar, geçmişin ne kadar özenli yapılırsa yapılsın kopyalarını yapmak, bırakın modern teknikleri, geçmişin zorlu teknikleri ile de yapılsa yeni bir şey olmuyor. Önemli olan çağın yorumunu içeren yeni düşünceler ve eserler. Günümüz tekniği inanılmaz boyutlara ulaştı, her tür imalatı en mükemmel şekilde gerçekleştirmek mümkün. Üç boyutlu yazıcılar ile varolan hemen her şeyin kopyasını yapmak artık çok kolay. O zaman bize düşen iş yeni şeyler yapmak, daha önce var olmamış düşüncelerle yeni eserler ortaya çıkartmak.
EVRENSEL KÜLTÜRE ADAPTE OLMALI
Yeni Türkiye eğer varlığını muhafaza etmek istiyorsa, evrensel boyutta işler yapmak mecburiyetindedir. Günümüzde coğrafi olarak büyümek neredeyse imkansız. Ancak kültür olarak büyümenin sonsuz olduğunu düşünürüm. Eğer gelecekte varolmaya devam etmek istiyorsak çağın gidişine uygun ürünler üretmemiz gerekir. Bu ürünler yalnızca teknik ürünler, inşaat, tarım üretimi gibi elle tutulur gözle görülür mallar değildir. Edebiyat, müzik, tasarım, resim, heykel, yazılım gibi kültür ağırlıklı ürünlerle de evrensel sahneye çıkmalıyız. Sanırım bizler yeteri kadar çaba gösteremedik, başkalarına öykünüp zaman kaybettik. Genç kuşakların bizim yaptığımız hataları yapmamalarını, kendilerinin ve toplumun geleceği için evrensel kültüre adapte olarak yeni şeyler denemelerini ve bu dünyada bizim de varolduğumuzu hissettirmelerini dilerim. Geçmişle övünmeye karşı, unutmamamız gerekir ki dilimizde bir atasözü vardır: "Züğürt tesellisi".