Oluşturma Tarihi 12 Eylül 2024 09:22
Son Güncelleme Tarihi 12 Eylül 2024 09:23
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ankara Sanayi Odası (ASO) Geleneksel Büyükelçiler Resepsiyonu programında konuştu. Yılmaz, Ankaralı sanayicilerin Türkiye ekonomisinin bel kemiği olduğunu ve Türkiye'nin katma değeri yüksek ekonomi, üretim ve ihracat rakamlarında önemli bir paya sahip olduğunu ifade etti. Ekonomik göstergeler bağlamında sosyoekonomik gelişmişlik endeksinde İstanbul'un birinci, Ankara'nın ikinci sırada olduğunu ama sadece sosyal göstergeler itibarıyla bir sıralama yapıldığında Ankara'nın birinci sırada olduğunu belirten Yılmaz, "İnsan sermayesi çok güçlü olan bir ilimiz. Zaten yüksek katma değerli ekonominin de özünü insan sermayesi, beşeri sermaye oluşturuyor. Bu anlamda Ankara'ya çok güveniyoruz. Türkiye Yüzyılı'nın öncü illerinden biri olacağına yürekten inanıyoruz" diye konuştu.
Genel ve yerel seçimlerin ardından siyasi belirsizliklerin ortadan kalktığını vurgulayan Yılmaz, "İstikrar ve güven ortamının pekiştiği bir atmosferde yolumuza devam ediyoruz. Ekonominin düşmanı belirsizliktir. Belirsizliği azalttıkça ekonominin de şartları iyileşir. Siyasi belirsizlikler Türkiye'de ortadan kalkmış ve uzun bir seçimsiz döneme girilmiştir. Bunun kıymetini hepimizin çok iyi bilmesi lazım. Seçimlerin olduğu ortamlarda ister istemez gündem kısa vadeli konular oluyor. Seçimlerin olmadığı ortamlarda ise ülkenin orta ve uzun vadeli meseleleri daha fazla gündeme gelebiliyor. Bu seçimsiz dönemi Türkiye olarak çok iyi değerlendirip, Türkiye Yüzyılı hedeflerine kararlılıkla yürüyeceğiz. Bunun altını özellikle çizmek istiyorum. Dünyanın zor bir döneminden geçiyoruz. Pandemi sonrası dönemin etkilerini hala atlatabilmiş değiliz. Tedarik sistemlerindeki kırılmalardan, lojistikten enerji fiyatlarındaki dalgalanmalara varıncaya kadar birçok sıkıntı azalan oranda da olsa devam ediyor. Dünya büyümesi ve ticareti tarihsel ortalamaların altında seyrediyor. Bugün dünya yüzde 3 civarında büyüyor. Geçen yıl dünya ticareti sıfıra yakın bir büyüme kaydetmişti. Bu yıl bir miktar toparlanma var ama yine de tarihsel ortalamaların altında. Dünyada enflasyonla mücadele, bu çerçevede sıkı para politikaları devam ediyor. Bu da dünya likitidesini daraltıcı bir etkide bulunuyor" diye konuştu.
Yılmaz, Türkiye ekonomisinin bölgesel risk tehdidi altında olmasının yanı sıra Kahramanmaraş depremlerinin etkilerinin kamu maliyesi üzerinde ciddi yük oluşturduğunu aktardı. Enflasyonu düşürmenin yanı sıra büyüme oranlarını korumak ve istihdamı sürdürmek istediklerini aktaran Yılmaz, "Ülkemizde gerek planda, gerek Orta Vadeli Program'da yapısal dönüşümün altını çiziyoruz. Para politikaları ve maliye politikaları elbette önemli ama bunları güçlü bir yapısal reform gündemiyle de tamamlayarak hedeflerimize ulaşacağımızın farkındayız. Bunun da en özet ifadesi dijital ve yeşil dönüşüm. Tüm dünyada olduğu gibi bizde de bu eğilimler çok önemli. Artık sektörü de kalmadı, bütün sektörleri, bütün alanları derinden etkileyen bir süreçten bahsediyoruz. Türkiye olarak bu sürece ne kadar hızlı ve etkili uyum gösterebilirsek, ekonomimizi, sosyal refahımızı da o ölçüde yükseltmiş olacağımızın farkındayız. İkiz dönüşüme, dijital ve yeşil dönüşüme odaklanmış durumdayız. Bu çerçevede bir taraftan bu dönüşümü yaparken, bir taraftan da temel hedefimiz olan enflasyonu düşürmek. Enflasyonu düşürelim ki daha istikrarlı bir ortam oluşsun. Bazen büyüme enflasyon tartışmaları yapılıyor. Kısa vadede elbette bazı zorluklar içeriyor bu mücadele. Ama şunun bilincinde olmamız lazım. Orta ve uzun vadede büyüme ve enflasyon arasında bir çelişki yoktur. Tam aksine bunlar birbirini destekleyen süreçlerdir. Enflasyonun düştüğü bir ortamda öngörülebilirlik artar. İstikrar yükselir, yatırım ortamı iyileşir, büyümeniz istikrarlı bir şekilde devam eder. Dolayısıyla bunları birbirinin zıttı gibi görmemek gerekir" diye konuştu.
"YIL SONU ENFLASYON TAHMİNİZ YÜZDE 41.5"
Enflasyon politikası ile ilgili üç aşamalı bir plan yaptıklarını belirtzen Yılmaz, "Geçen yılın Orta Vadeli Programı'nı ilan ederken şunu söyledik, önümüzde 3 dönem olacak dedik. Birincisi geçiş dönemi, ikincisi dezenflasyon dönemi, üçüncüsü de kalıcı fiyat istikrarı dönemi. Başından itibaren bunun orta vadeli bir mücadele olduğunu bütün toplumumuzla paylaştık. Geçiş dönemini geçtiğimiz haziran ayı itibarıyla tamamlamış durumdayız. Geçiş döneminde neler yaptık? Risklerimizi azalttık, temellerimizi sağlamlaştırdık. Dolayısıyla şu anda dezenflasyon sürecine girmiş durumdayız. Sağlam bir zeminde enflasyonumuzu düşürme sürecini başlatmış durumdayız. Enflasyonumuz geçiş sürecinde yüzde 75'lere kadar yükselmişti. Dezenflasyonla birlikte hızlı bir geriye gidiş var. Son birkaç ayda 23,5 puan civarında bir düşüş söz konusu ve son geldiğimiz ağustos ayı enflasyonumuz 52'lere kadar gerilemiş durumda. Eylül ayı enflasyonuyla birlikte 40'lı rakamları göreceğimizi tahmin ediyoruz. Yılsonu itibarıyla da yüzde 41,5 gibi bir beklentimiz var" dedi.
Yılmaz, ayrıca net rezervlerde toparlanma olduğunu ve kredi risk primlerinde iyileşmenin devam edeceğine aktardı.