Oluşturma Tarihi 02 Ağustos 2022 11:30
Türkiye Çelik Üreticileri Derneğinden (TÇÜD) alınan bilgiye göre, Türk çelik sektörü 2022'nin ilk 6 ayını üretim ve ihracatta düşüşle tamamladı.
Ham çelik üretimi haziranda 2021'in aynı ayına göre yüzde 13,1 azalışla 2,9 milyon tona, ocak-haziran döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,6 düşüşle 18,9 milyon tona geriledi. Haziran ayında Türkiye, çelik üretimi en çok gerileyen ülkeler arasında yer aldı.
Nihai mamul tüketimi haziranda yıllık bazda yüzde 0,5 artışla 2,6 milyon tona çıkarken, yılın ilk 6 ayı itibarıyla yüzde 3,4 düşüşle 17 milyon tona indi.
DIŞ TİCARET VERİLERİ
Çelik ürünleri ihracatı haziranda geçen yılın aynı ayına kıyasla miktar bazında yüzde 17,9 azalışla 1,5 milyon tona gerilerken, değer bazında yüzde 4,7 yükselişle 1,6 milyar dolara çıktı.
Bu yılın ocak-haziran döneminde ihracat geçen yılın aynı dönemine göre miktar bakımından yüzde 8,1 azalışla 8,5 milyon tona düşerken, değer bakımından yüzde 25 artışla 8,3 milyar dolar seviyesine ulaştı.
Haziranda ithalat yıllık bazda miktarda yüzde 9,6 artışla 1,3 milyon ton, değerde yüzde 29,1 artışla 1,5 milyar dolar oldu.
İthalat ilk 6 aylık dönemde ise miktar bazında yüzde 5,9 azalışla 7,7 milyon ton, değer bazında ise yüzde 28 yükselişle 8,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
İhracatın ithalatı karşılama oranı, 2021'in ilk yarısında yüzde 100,5 iken 2022'nin aynı döneminde yüzde 97,9'a geriledi.
"DİR UYGULAMASI SÜRATLE GÖZDEN GEÇİRİLMELİ"
TÇÜD Genel Sekreteri Veysel Yayan, Türkiye'nin bu yılın ilk çeyreğinde düşüş eğilimine giren çelik üretiminin, dünya ortalamasındaki düşüşe göre daha mütevazi seviyelerde seyrettiğini söyledi.
İkinci çeyrekte ise üretimdeki daralmanın hız kazandığını belirten Yayan, yılın ilk yarısı itibarıyla dünya çelik üretimi ile Türkiye'nin üretimi arasındaki farkın önemli ölçüde daraldığını ifade etti.
Yayan, diğer taraftan, gerek korumacı yaklaşımlar gerekse dış talepteki daralma eğilimi sebebiyle çelik ürünleri ihracatında yılın ilk yarısında yüzde 8, haziranda yüzde 17,9 olmak üzere ciddi gerileme gözlendiğini dile getirdi.
Rus üreticilerin yaptırımlar sonrasında uluslararası piyasalarda alıcı bulamamaları nedeniyle bu ülkedeki yetkililerin çelik ihracatını sübvanse edecekleri yönünde açıklamalarda bulunduğuna dikkati çeken Yayan, şöyle devam etti:
"Ayrıca hurda ihracatında kotayı aşmayan ülkeler için ton başına 100 avro, kota aşımı yapan ülkeler için ton başına 290 avro vergi uygulamasıyla Rus çelik üreticilerine ucuz hurda temin etme imkanı sağlanmıştır. Tüm bu düzenlemeler, Türkiye pazarının cazip konuma gelmesine yol açarak Rus ihracatçıların Türkiye piyasasına yoğunlaşmaları sonucunu doğurmuştur. Neredeyse hurda fiyatlarına yakın fiyatlarla gerçekleştirilen Rusya'dan kütük ithalatının yılın ilk çeyreğine kıyasla ikinci çeyrekte 5 misli artış göstermesi, çelik sektörümüzü olumsuz yönde etkilemiştir. Türkiye'de bazı tesisler üretimlerini durdurmuş, bazıları ise vardiya sayısını azaltmaya başlamışlardır. Bu gelişmeler ışığında, Rusya'dan yapılan kütük ithalatındaki artışın kontrol altına alınması, çelik sektörümüz açısından önemli bir sorun haline gelmiştir."
Yayan, Ticaret Bakanlığınca, TÇÜD'ün başvurusu üzerine başlatılan soruşturmanın tamamlandığını ifade etti.
Yayan, 7 Temmuz 2022 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan bildirimle Avrupa Birliği (AB) ve Güney Kore menşeli sıcak haddelenmiş yassı çelik ürünlerine yönelik yüzde 7 ile yüzde 12,8 arasında değişen oranlarda damping marjı uygulanmasına hükmedilmesine ilişkin kararın, Türkiye'nin, dünyada korumacılık eğilimlerinin arttığı bir dönemde kendi iç piyasasına yönelik dampingli ithalata karşı hassasiyet göstermesi açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirildiğini söyledi.
ABD, AB ve pek çok ülkenin Türkiye'ye uyguladığı koruma tedbirleri ve damping vergilerinin gözden geçirilmesinin önem taşıdığını vurgulayan Yayan, "Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında yapılan ithalatın yurt içi tüketimdeki yüzde 40'ı aşan payı dikkate alınarak, DİR uygulamasının süratle gözden geçirilmesi, yılın ikinci yarısında durumun daha da ağırlaşmaması açısından hayati önem arz etmektedir." dedi.