Önce Sergen Yalçın, ardından Abdullah Avcı. Şampiyon oldukları sezonun devamında koltuklarını koruyamayan teknik adamlardı. Avcı'nın ikinci döneminin bir devam filminden daha çok, ilk filmin benzeri bir senaryo ile yeniden çekilecek projesi diyebiliriz. Newton dönemindeki Marlon, Afobe, Flavio, Baker ve Plaza gibi transfer fiyaskolarının ardından Avcı, takımı teslim almış ve ara transferde Berat ve Bakasetas ile kendi filmini çekmeye başlamıştı.
Mutlu sonla biten o filmin ardından Newton yerine Bjelica yazalım ve Kourbelis, Teklic, Fountas gibi transfer kazalarının ardından yine yönetmen koltuğunda Avcı'yı gördüğümüzde, vizyondaki Fenerbahçe ve Galatasaray prodüksiyonlarının yanında gişede işinin zor olduğunu söyleyebilmek zor değil.
Trabzonspor'un kanatlardaki verimsizliğine Avcı'nın 3 günde çare bulması mümkün değildi. Ne farklı bir diziliş ne de sürpriz bir isim vardı 11'de. Olması da zordu zaten. 2 metrelik santrforu olan bordo- mavili takımın ikinci yarıda sadece 4 orta yaptığının ve kaleye iki isabetli şut çektiği maçtan rakibin kendi kalesine attığı golle 3 puanı aldığının altını çizdiğinizde gerçekler de biraz italik duruyor doğrusu.
Ömer Erdoğan'ın takımı derli toplu ancak bitiricilikten uzaktı. İkinci yarıda yüzde 63 topla oynayıp, maç boyunca 16 hücum geliştiriyor ve tabelada sıfırda kalıyorsanız puan tablosunda bedelini ödersiniz. İlk dönemine kadro dışı operasyonlarıyla (Bilal Başacıkoğlu, Plaza ve Diabate) başlayan Avcı, bakalım bu kez demir yumruğunu mu vuracak yoksa eldekileri pamuklara mı saracak ocak ayına kadar...