Hükümet şimdiden ilan etsin: "Halktan çalınan 560 milyar lira devletin kasasına geçer geçmez, bu parayı emeklilere birer maaş ikramiye olarak dağıtacağız..." desin.
Artan para da yurdum öğrencilerine burs olarak dağıtılsın.
Hülasa: Halkın parası halka!
Millet de böylece adamakıllı fehmeder 560 milyar liranın nasıl somut bir şey olduğunu. Şu hâliyle soyut rakamdan ibaret sadece.
Pardon, mevzuya dan diye girdim, kusura bakmayın. İBB Başkanı İmamoğlu ve ekibi yolsuzluk iddiasıyla gözaltına alınmış ya, soruşturma kapsamında inşaat şirketlerine ve hesaplarına el konulmuş ya hani, şayet mahkeme kararıyla mezkûr tedbir kararı hükme bağlanırsa diyorum, söz konusu 560 milyar liralık vurgun devletin kasasına geçer geçmez halka dağıtılsın.
Bakın bakalım o vakit kim gerçek, kim sahte kahraman!
Dedim ya halkın parası halka! Bu kadar basit.
Lakin, sadece İmamoğlu ve ekibine değil ama! AK Partililer dâhil yolsuzluk yapan kim olursa olsun zerre miskali ayrım yapılmadan aynı muameleye tabi tutulsun.
Zira, adaletin olmadığı yerde ot bitmez... Bakınız, Sevgili Peygamberimiz, bir arkadaşı (sahabe) bazı kişilerin işledikleri kusurların karşılığında ceza almamaları için ısrarcı olunca, "Allah'ın koyduğu cezalardan birinin uygulanmaması için aracılık mı yapıyorsun?" diye payladıktan sonra (mealen) "Allah'a yemin olsun ki, kızım Fatıma da hırsızlık yapsaydı aynı cezayı verirdim..." buyurmuştu.
Ben şunu bilir şunu söylerim: Adalet her alanda tastamam tecelli etmiş olsaydı yolsuzluk gibi yüz kızartıcı bir ithamla soruşturulan İmamoğlu, milleti bu denli taklaya getiremezdi.
Trabzonlu diyorsun, Trabzonluya da benzemiyor. Trabzonlu dediğin dik durur, dik oynar, dik konuşur. Lafını eğip bükmez, gevşeklik nedir bilmez. Bu Trabzonlu karakteristiğini de tarumar etti. Yalan ağzında öyle yuva yapmış ki bir Trabzonlu olarak fakirin de yüzünü öne eğdirdi. Trabzon Lisesi mezunu olmakla gurur duyardım, orada da yüzümü öne eğdirdi.
Bizim zamanımızda her orta mektep mezununu Trabzon Lisesi'ne almazlardı. Mezun olanlar da üniversiteyi rahatlıkla kazanırlardı. Usulsüz diploma gibi ayıplı şeylerle işleri olmazdı.
Geçen akşam bir davetli topluluğu içinde, İmamoğlu'nu Trabzon'dan tanıyan bir işadamına Ekrem Bey'in Trabzon Lisesi konusunda bile yüzümü öne eğdirdiğini söyleyince, "O Trabzon Lisesi'nden mezun olamadı ki, başka liseye geçti, oradan mezun oldu..." dedi. Ulan yine mi yatay/dikey geçiş muhabbeti deyip ışık hızıyla o işadamının yanından uzaklaşıp Trabzonlu saygın ve muhalif bir profesör dostuma rastlayınca, "Millet kafayı yemiş" dedim, "Şimdi de İmamoğlu Trabzon Lisesi'ni yarıda bırakmış diyorlar..."
Ünlü ve saygın profesör, "O Trabzon Lisesi'nde hiç okumadı ki" demez mi?
Lan?
Anlattı: Meğer kendi çocuğuyla aynı özel lisede (kolejde) ve aynı sınıfta okumuş.
Kalakaldım.
İmamoğlu bir aileyi ziyaretinde, "Eşim 10 kardeşti..." dediğinde minik kızının "Hayır baba, 10 kardeş değil" uyarısının ardından parmaklarıyla "2 kardeş" işareti yaptığı o video aklıma gelince sorunun çok daha derinlerde olduğunu anladım.
Narsistik kişilik bozukluğu gerçeklik algısını öyle büker ki kişi kendi yalanına inanmaya başlar.
"Psödolojik fantezi" illetine düçar olanların savunma mekanizmaları da millete kafayı yedirir.