İtalyanca'daki 'Mamma li Turchi!/ Anneciğim, Türkler geliyor!' atasözünü sanırım duymayan yoktur.
1400'lerden bu yana canlı tutulan bu manipülatif algı bugünlerde yeniden alevlenmiş durumda. Şimdiki histerik furyanın başını ise Fransa, Almanya, Hollanda ve Avusturya gibi ülkeler çekiyor.
Batı'daki Türkiye düşmanlığı geçmişte olduğu gibi günümüzde de iki fay üzerinden sürdürülüyor. Bu faylardan ilki siyasi, askeri ve ekonomik mücadeleyi önceleyen jeo-politik hat. Diğeri ise Türkiye'ye karşı dini, hukuki ve tarihi çarpıtmaları devreye sokan jeo-kültürel hat...
Bu iki strateji yoluyla eş güdüm halinde devam ettirilen sistematik bir Türkofobi sözkonusu.
Bir de Yeni Zelanda'da iki camiyi basarak 49 masum insanı katleden terörist Brenton Tarrant'ın silahının kabzası üzerindeki 'Turkofagos/Türk yiyici' ifadesinde de görüldüğü üzere, gizli servisler eliyle yürütülen Türkiye karşıtı sistemli bir terörist çalışma da var. Fakat Batı'nın başvurduğu stratejiler bir sonuç vermiyor. Türkiye ezber bozan çıkışlarıyla Haçlı zihniyetinin şeytanlaştırma projelerini birer birer akamete uğratıyor
Jeo-politik anlamda Atlantik artık Yeni Türkiye'ye zincir vuramamanın hezeyanı içinde. Türk savunma sanayinin ulaştığı düzey ortada. Suriye başta olmak üzere Doğu Akdeniz, Libya, Katar, Ortadoğu, Körfez, Balkanlar ve Kafkasya'da elde edilen askeri ve siyasi zaferler, Batı'nın kimyasını altüst ediyor.
***
Dünya medyasında hemen her gün Türk SİHA'larının modern savaş konseptini ve endüstrisini nasıl dönüştürdüğüne dair haberler okuyoruz. Dün yine iki önemli itiraf vardı. İlki Ermenistan'dan... Karabağ savaşında kullandıkları Rus yapımı silahları eleştiren Ermeni general Movses Hakopyan, Türk SİHA'ları karşısında maruz kaldıkları hezimeti şu sözlerle ifade ediyordu... "İşe yaramayan hava sistemleri almışız..."
İkincisi de Almanya'dan... Tagesschau haber sitesi, "Avrupa ülkeleri savaşların gidişatını değiştiren Türk SİHA'larıyla baş edemez" başlığını atmış. Bu çerçevede Fransa Cumhurbaşkanı'nın hezeyanları da özel bir yere sahip. Doğu Akdeniz, Libya, Suriye ve Karabağ'daki yenilgilerden sonra akıl tutulması daha da derinleşen Emmanuel Macron, Afrika ülkelerinde artan Fransa karşıtlığından bile Türkiye'yi sorumlu tutuyor. Bu tablo burnundan kıl aldırmayan Batı'nın jeo-politik sıkışmışlığının en net görüntüsüdür.
***
Batı'nın Türkiye'yi ve Sayın Erdoğan'ı şeytanlaştırma projeleri bir türlü dikiş tutmuyor. Tutmaz da! Çünkü İslam dünyasının çelik çekirdeği konumundaki Türkiye, başarı öyküsüyle Ümmet'in ilham kaynağıdır. Batıdışı modernleşme ve kalkınma modeli ile de bir Siyah Kuğu işlevi görerek oryantalist bakış açısını tuzla buz ediyor. Türk halkının 15 Temmuz darbe girişimine karşı gösterdiği destansı direniş ile korona salgınında sağlık sistemimizin ortaya koyduğu küresel performans, dünyada gıptayla karşılanıyor. Bunun gibi daha birçok başarı örneği var. Avusturya'da iki Türk'ün DEAŞ saldırısından bir kadın ile yaralı bir polisi kurtarması, Avrupa'daki Türk karşıtı algı seline karşı bir dalgakıran işlevi gördü.
Yine Almanya'daki iki Türk bilim insanının dünyayı salgından kurtaracak aşıyı geliştirmiş olması da Türkiye'yi hedef alan Macroncu kirli zihniyetin suratına adeta bir Osmanlı tokadı gibi indi. Bu bağlamda 'Türklerin gelişi' yani Yeni Türkiye'nin tarih sahnesine tekrar çıkması küresel ve bölgesel dengeleri de kökten değiştiriyor. İşte bu yüzden planları bozulan emperyalist güçlerin paniği daha da artarken mazlum milletler ise Türklerin gelişini bir kurtuluş muştusu olarak görüyor.