2024 yılının dönem bilançosu ortaya çıktı. Tabloyu ilk değerlendiren Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek oldu. Şimşek, X hesabından bir seri paylaşım yaparak, başarıları sıraladı. "Hayat pahalılığı ile mücadeleyi" de 2025'in ana başlığı ilân etti.
Ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da programın olumlu sonuçlar verdiğini belirtti ve "Bugün yüksek bir maaş verirsiniz, yarın enflasyon bundan daha yüksek çıkarsa verdiğiniz maaşın hiçbir anlamı kalmaz. Önemli olan enflasyonu dizginleyip, düşürüp, reel satın alma gücünde artış sağlamak" dedi.
Çok daha önemlisi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da katıldığı AK Parti il kongrelerinde bir kez daha ekonomik programa olan güvenini vurguladı.
Buradan, Bakan Şimşek'in sosyal medya aktarımlarına tekrar dönecek olursak…
Ekonomide yeniden dengelenme gerçekleşti.
Milli gelirimiz 1,3 trilyon dolara ulaşacak.
İstihdam 843 bin kişi arttı.
İşsizlik oranı tek haneli seyrini sürdürdü.
Mal enflasyonu yüzde 36 seviyesinde, hizmet enflasyonu düşüş eğiliminde.
2024 yılında enflasyon, 2022 ve 2023 yılsonuna göre 20 puan düştü.
Bütçe açığını düşürüyor, mali disiplini güçlendiriyoruz.
Yatırım ortamını iyileştiriyoruz.
Katma değerli üretimi destekliyoruz.
Yıllık dış ticaret açığı 24,3 milyar dolar iyileşerek 97,9 milyar dolara indi.
Cari açık sürdürülebilir seviyelere geriledi.
Uluslararası rezerv pozisyonumuz güçlendi.
Türk Lirasına güven arttı.
Kur Korumalı Mevduat önemli ölçüde azaldı.
3 büyük kredi derecelendirme kuruluşundan iki kademe not artırımı alan tek ülke olduk…
Kim ne derse desin bütün bu veriler, tebriki hak ediyor. Ve ülke ekonomisinin vitrinini oluşturuyor. Hele ki yüzde 5 ve üstünde büyüme için iç tasarrufları yeterli olmayan ve kalıcı dış yatırıma ihtiyaç duyan Türkiye için vitrinin cazibesi, ülkeye gelecek olan uluslararası sermayeyi de olumlu etkiliyor. Buraya kadar tamam. Ama! Vitrinden sonrası yani mağazanın içi ve çalışanları da mühim. Bu nedenle, IMF'den kalma, maaş, ücret ve aylıkları ileriye endeksleme zorunluluğu ile sabit gelirlilere sağlanacak refah payının enflasyonist olacağı hatta cari açığı artıracağı gibi klâsik gerekçeleri, günün şartlarına göre ve zamanlamasına da dikkat ederek gözden geçirmekte fayda var!
***
DEAŞ'I HORTLATMA OYUNU! VE FİDAN'IN ÇARPICI TESPİTİ!
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın, Ürdünlü mevkîdaşı ile dün düzenlediği basın toplantısındaki o sözleri, arka plânda olup bitenleri anlamak bakımından çok şeyi ifade ediyordu. Özellikle Noel'de Almanya ve ABD'de düzenlenen saldırılar ve bu şiddet olaylarını DEAŞ'a bağlama çabası yönüyle…
Fidan dedi ki…
"DEAŞ, Müslüman toplumlar için zehirdir! Bu örgütler, devletleri ifsat etmekle kalmıyor, emperyal güçlerin bizim topraklarımıza girmesine zemin hazırlıyor. Biz, kimden emir aldığı belli olmayan, şiddet için şiddet yapan bu sapkın örgütle mücadelemize devam edeceğiz!.. Batılı ülkeler, NATO üyesi Türkiye'nin düşmanı PKK/YPG'yi, uluslararası topluma 'gardiyanlık yapsın diye' sunuyor ve yalan söylüyor. El Hol Kampı'nda bulunanlar da diğer hapishanelerdeki DEAŞ mensupları da farklı şekilde gözetimde tutulabilir. Hapishane şartlarını Suriye'deki yeni yönetim de sağlayabilir, Türkiye de bu konuda katkı verebilir!"
Bir dışişleri bakanının konuşabileceği en açık ifadelere ek olarak iki hususu hatırlatarak, küresel kurguya biraz daha açıklık kazandıralım.
1- TSK gerekirse iki tugay tahsis ederek El Hol Kampı'nın kontrolünü ele alabileceğini Amerikalı muhataplarına defalarca iletti.
2- CENTCOM, ne zaman PYD/ YPG'nin tasfiyesi gündeme gelse, sırf DEAŞ tehdidi sürüyor algısını canlı tutmak üzere çoğu kez boş hedeflere hava harekâtı düzenleme taktiği uyguladı!
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Okan Müderrisoğlu | Ekonominin vitrini şık amayapılması gerekenler var!