Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Türkiye’nin ‘çarpan etkisi’

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Yaklaşık 2 bin yıl önce Tarsuslu Papaz Saul, Yunanistan'daki Hıristiyan cemaatine yazdığı mektupta "Eski dünya düzeni ölüyor. Dünyanın en büyük, en eski imparatorlukları gözlerimizin önünde çöküyor ve bundan sonra ne olacağına dair hiçbir belirgin işaret yok..." demişti. Tarsuslu papazın tespiti, aradan geçen iki bin yıla rağmen günümüzde de geçerliliğini koruyor.
Kabaca ifade edersek şu an dünyada dört büyük imparatorluk var. 1989'dan sonraki dönemde SSCB dağıldı. Rusya'nın yeniden toparlanma çabası sekteye uğruyor. Fransa Afrika, Asya, Ortadoğu ve Okyanusya'da sömürgeleştirdiği ülkelerden kovuluyor. Çağımızın en büyük hegemonu ABD ise kabuğuna çekilmenin hazırlığı içinde. Sınırlarına dayanan Çin de ABD'nin boşalttığı alanları dolduramıyor.
Fransa ve ABD'nin hâkimiyet kurdukları bölgelerdeki sistemlerine baktığımızda bu neo-kolonyalist Batılı imparatorlukların vaat ettikleri dünya düzeni yerine neden dünya düzensizliğine, savaş, kaos ve yıkıma yol açtıklarını rahatlıkla görürüz.

***

Fransa bugün ortak para birimi CFA Frangı ile mali açıdan iliklerine kadar sömürdüğü, askeri darbe ve işgal zihniyetiyle vesayet altına aldığı 14 Afrika ülkesi ile Okyanusya'daki sömürgelerinden işte bu nedenle kovuluyor. Fransa, ekonomisi için kritik önemdeki mineraller, petrol ve uranyum için devlet terörü, iç savaşlar, soykırım ve suikastlar dâhil her yola başvuran bir zihniyete sahip.
Afrika ülkeleri sadece Fransa'yı değil ondan daha beter bir kaotik strateji izleyen ABD'yi de kovuyor. Örneğin Çad, Fransa ile birlikte ABD Özel Kuvvetleri'ni de kovdu. Nijer ise ABD'nin ülkedeki hava üssüne erişimini iptal etti.
Donald Trump'ın ikinci başkanlığı zaten Amerikan imparatorluğunun "hegemonik ölümü"nün resmileşmesi olarak okunuyor. Zira ABD, dünya liderliğini koruması için gereken Asya ve Avrupa'da güçlü askeri ittifaklar, sermaye piyasalarını kontrol, doların dünyanın rezerv para birimi olarak kalması, rekabetçi bir enerji altyapısı ve küresel güvenlik aygıtı gibi beş önemli unsurda da büyük zorluklarla karşı karşıya. Dünyadan ve müttefiklerinden istediği desteği göremiyor artık.

***

Bu, Batı'ya tepki küresel sistemde alternatif olarak öne çıkmaya çalışan Rusya ve Çin'in çok rahat olduğu ve sevgiyle benimsendikleri anlamına gelmemeli. Son 30 yıldır yoksul bir köylü toplumundan kentsel bir endüstriyel merkeze dönüşen Çin gücünün sınırlarına dayanırken; Kafkasya, Orta Asya, Ortadoğu ve Afrika'da 2000'lerden sonra kaybını telafi etmeye başlayan Rusya'nın çıkışı ise Suriye'deki devrimle darbe aldı.
Ancak Osmanlı'nın doğal vârisi konumundaki Türkiye son on yıldır izlediği bölgesel ve küresel stratejilerle bu dört imparatorluğun geri çekildiği alanları başarıyla dolduruyor. Türkiye'nin yükselişindeki faktörler aslında diğer imparatorlukların problematiklerinden kaynaklanıyor.
Bugün Türkiye Sudan'dan BAE'ye, Etiyopya'dan Somali'ye, Suriye'den Karabağ'a, Libya'dan Irak'a, Myanmar'dan Nijer'e, Ukrayna'dan Venezuela'ya ve Keşmir'den Çad'a uzanan farklı kıta ve ülkelerde mevcut küresel aktörlerin neden olduğu birçok siyasi, askeri, insani ve kültürel krizin çözümünde hem daha uzlaştırıcı hem daha caydırıcı etkiye sahip bir aktör olarak öne çıkıyor.
Hâliyle insani ve ahlaki diplomasisiyle de dünya çapında kültürel hegemonya kurma potansiyeline sahip yeni Türkiye'nin askeri ve siyasi hamleleri bu nedenle bölgesel ve küresel jeopolitik denklemlerde "çarpan etkisi"ne yol açıyor.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Bercan Tutar | Türkiye'nin 'çarpan' etkisi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA