Avrupa'da artık bir psikiyatrik vak'a olduğu Anglo-sakson dünyası tarafından da kabul edilen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Türk ve İslam düşmanlığı ekseninde yürüttüğü faşist terör stratejisi her tür cinnet sınırlarını aşmış durumda. Yeniden hortlatılan DEAŞ'tan medet umacak kadar kepazeleşen ve bu amaç için vatandaşlarını bile vahşice kurban eden aşağılık bir zihniyetten bahsediyoruz.
Ne var ki Doğu Akdeniz, Suriye, Libya, Lübnan ve son olarak Kafkasya'da Türkiye karşısında hezimete uğrayan 'çakma Napolyon' Macron'un Türkiye ve İslam nefreti üzerinden devreye soktuğu sinsi planları ters tepiyor. Bu durum Macron'daki paniği daha da artırıyor. Son olarak Viyana'daki DEAŞ saldırılarında yaralı bir polis ile bir kadını kurtaran iki Türk'ün kahramanlaşarak ezberleri bozması, Fransız liderin İslam'a karşı Avrupa'da açmak istediği yeni cepheye ağır darbeler indirdi. Macron'un İslam ve Erdoğan karşıtı hezeyanlarının Anglo-sakson medyası tarafından ciddiye alınmaması da 'çakma Napolyon'u çileden çıkaran bir başka faktör.
Nitekim geçen ay 'Fuhrer-Reis' kapağıyla çıkan Le Point dergisi 5 Kasım 2020 tarihli son sayısında yine Erdoğan'ı hedef alan küstah bir kapağa daha imza attı. Sayın Erdoğan'ın portresi üzerine "Fransa uluslararası bir İslamist ile karşı karşıya" yazılı kapakla çıkan dergide 'İslamist' kelimesi 'terörist' anlamında kullanılarak, dünyanın Fransa'yı Erdoğan'a karşı yalnız bıraktığından şikâyet ediliyor.
'İslam yasası' ve Kur'an-ı Kerim'in güncellenmesi gibi deli saçması çağrılarla Müslümanlığı dizayn etme mühendisliğine soyunan Macron öyle bir çılgınlıkla hareket ediyor ki NYT, WP, WSJ ve FT gibi yeminli Türkiye düşmanı medya organları bile kendilerini bu rezillikten uzak tutma ihtiyacı hissediyor. Geçen hafta kurmaylarıyla toplantı yapan Avrupa'nın yeni Don Kişot'u, Batı medyasının İslam'a karşı açtığı savaşta kendisine destek vermeyişini eleştirdi. Macron, Amerikan NYT gazetesinin başı kesilerek öldürülen öğretmen Samuel Paty cinayetini, "Fransız polisi bıçaklı saldırganı öldürdü" şeklinde vermesine isyan etti. Amerikan AP ajansının "Fransa'nın vahşi sömürge geçmişi, jakoben seküler politikaları ile Müslüman inancına karşı hassasiyet göstermeyen cumhurbaşkanının fanatik konuşmaları İslam dünyasını öfkelendiriyor?" şeklindeki tespitinin de sansürcü Macron'u delirttiği söyleniyor.
***
Görüldüğü üzere sıkıştıkça daha da çılgınlaşan Macron yönetimi, faşist terörünü çocukları gözaltına alacak düzeye kadar tırmandırdı. Bu hastalıklı zihniyet faşist terörün düğmesine 'Fransa İslamı' yasasıyla başladı. Ardından şer yuvası Charlie Hebdo devreye sokuldu. Daha önce İslam dünyasında infiale yol açan Peygamber Efendimize hakaret eden küstah karikatürler yeniden yayımlandı. Böylece bir lisede ders veren bir hocanın şüpheli şekilde başının kesilmesine giden yolun taşları döşendi.
Peşi sıra belediye başkanları bu aşağılık karikatürleri şehirlerin meydanlarında duvarlara yansıttı. Bu bahaneyle camiler, dernekler ve STK'lar art arda kapatıldı. Hiçbir resmiyeti olmayan Ülkü Ocakları hedef alındı. Türklerin dükkân, mağaza ve kafeleri basıldı. Tahrip edilen mekânların duvarlarına "Erdoğan'a ölüm!" ve "Buradan defolun!" sloganları yazıldı. Ve son olarak 10 yaşındaki Türk çocukları, onlarca terör timiyle evlere yapılan baskınla gözaltına alınarak 11 saat sorgulandı. Masum çocuklara Macron ve Erdoğan arasındaki siyasete dair sorular yöneltilmiş, camiye gidip gitmedikleri sorulmuş.
Yani Erdoğan'a gücü yetmeyenler şimdi ona destek veren Avrupalı Türklere ve Müslümanlara saldırıyor. Çakma Napolyonlar, sahada bileğini bükemedikleri Erdoğan'a ancak uzaktan ve kirli manşetlerden havlayabiliyor. Unutmayalım ki Türk ve İslam düşmanı bu ırkçı, sömürgeci ve kompleksli ruhun ne tedavi olma imkânı ne de mertçe savaşma cesareti vardır. Bu faşist ve korkak zihniyetin gücü ancak savunmasız masum çocuklara yetiyor. Kancık ruhlulardan da ancak bu beklenir.
Zira Sayın Erdoğan bunların sadece sömürü düzenini değil akıl ve ruh sağlıklarını da fena halde bozmuş durumda. Bu yüzden ne yapsalar da içine yuvarlandıkları o cinnet girdabından asla kurtulamayacaklar.