Eskiler, "Bile bile lades'' derler. Fenerbahçe, rakibin korkması gereken takım olmaktan çıktı, skor koruyan, rakipten çekinen bir hale geldi. Bunun adı "Doğru oyun'' da değil. Geçen sene 3 maçta öne geçtiği halde berabere kalarak puan kaybetmişlerdi. Bu sene daha 10. haftaya gelmeden bu sayı Göztepe ile beraber 2 oldu. Ne ön tarafın topu ayağına aldığında geliştireceği bir kurgu var ne de arkası topu kaptığında güçlüce ileri vurmaktan başka çözüme sahip olmayan bir takımın şampiyonluk hesapları yaparken kaderinin bu kadar ''Kaosa'' bırakması affedilmez. Samsunspor'un oyun planı, pas rotaları, kenar bindirmeleri; her şey çalışılmış ve plan dahilinde. Ve Mourinho'nun takımı bu planı, arzuyu engellemek adına 11 kişi defans yaptı. Takım çaresizlik yaşadığında el koyması gerekenler tecrübeli oyunculardır. Dzeko, arkadaşlarını ileri çıkmak için zorladı durdu. Kimse o baskıya katılmadı. Öne geçmesine rağmen F.Bahçe hücum aksiyonlarında 3 pası bir araya getiremedi. Beraberlikten de kötüsü bu başıbozukluk ve her oyuncunun kendi sistemini yönetmeye çalışması…
Bunları çözmesi gereken ve bu ligin büyük takımlar için ruhunu anlamasını beklediğimiz kişi Mourinho. Premier Lig'de zor deplasmanda beraberlik kötü sonuç değil. Ama elindeki kadro da oradaki rakiplerle denk değil. Belki de İtalyan yardımcılarının Serie A'dan gelen "Tedbir dozu yüksek'' bakış açıları böylesine düşük tempoyu ve kısıtlı coşkuyu getiriyor. Sonuçta her maçı ayrı bir final olarak takımın önüne getirecek, baskıyı artıracak ve sürekli bir öz güven testine girmek zorunda kalacaklar.