HİLAL KAPLAN

Sudan’da kim kazandı?

Siyonist İsrail'in Gazze'deki soykırımı nedeniyle İslam dünyasından gelecek güzel haberlere her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Elhamdülillah, Suriye ile başlayan bu süreçte yüzümüzü güldüren ikinci güzel haber Sudan'dan geldi. Ocak ayındaki yazımda müjdelediğim gibi, ülkenin en büyük tahıl ambarı konumundaki merkezi eyaletlerinden Vad Medeni'nin özgürleştirilmesinin ardından meşru Sudan hükümeti başkent Hartum'a sıfır zayiatla yeniden girerek büyük bir başarı elde etti.
Eğer ülkede zaten bir savaş yaşandığı için kazanan tarafın kim olduğunun insani kriz üzerinde büyük bir etkisi olmayacağını düşünüyorsanız, Sudan meşru ordusunun girdiği bölgelerde halkın sevinç gösterilerine bakmanızı tavsiye ederim. Dün Hartum'da on binlerce insan sokağa çıkarak kendilerini Hızlı Destek Kuvvetleri'nden kurtaran Sudan meşru ordusunu selamladı ve mutluluklarını gösterdi.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve arkasındaki uluslararası koalisyonun desteklediği Hızlı Destek Kuvvetleri, iç savaşa başlarken finansal ve lojistik açıdan oldukça güçlüydü. Ancak Hartum'dan kaçarken, kendilerine bırakılan tek çıkış yolunda neredeyse birbirlerini ezeceklerdi. Bu telaşın ardından, Sudan'ın başkentinde ele geçirilen ve Beşar Esed'in Suriye'de yaptığı işkenceleri aratmayacak işkence merkezleri ortaya çıktı. İnsan kalıntılarıyla dolu konteynerler, açlığa ve ölüme terk edilmiş mahkûmlar ve yerlerinden edilmiş yüz binlerce insanın sorumluluğu onlara aitti.
Sudan'daki dengelerin değişmesinde Türkiye'nin meşru hükümete verdiği desteğin önemini, Hızlı Destek Kuvvetleri'ni besleyen BAE bile kabul etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Aralık 2024'te yaptığı "Sudan hükümeti ile BAE arasındaki krize karşı arabuluculuk yapabileceği" açıklaması sonrasında, BAE Dışişleri Bakanlığı bunu "memnuniyetle karşıladığını" söylemek zorunda kaldı. Erdoğan'ın bu açıklamasında, meşru hükümet güçleriyle savaşan Hızlı Destek Kuvvetleri'nden bahsetmemesi ve ülkenin toprak bütünlüğüne saygı çerçevesinde asıl muhatabın BAE olduğunu vurgulaması, Türkiye'nin tutumunu açıkça ortaya koyuyordu.
4 Ocak 2025 tarihinde Port Sudan'ı ziyaret eden Dışişleri Bakan Yardımcımız Burhanettin Duran, Türkiye'nin Sudan'ın ayağa kalkması için geliştirdiği projelerden bahsetti. Aynı zamanda yaşanan büyük insani krize çare olmak için 8 bin ton yardım taşıyan üç gemi bu ülkeye doğru yola çıkmıştı.
Bugün geldiğimiz noktada, BAE'nin büyük finansal desteğine rağmen kaybeden ve ülkede nefret objesi haline gelen Hızlı Destek Kuvvetleri'nin, ellerinde kalan son toprak parçalarını da kaybetmesi kaçınılmaz görünüyor. Sudan Geçici Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah El Burhan'ın 11 Nisan'da ülkemize yapacağı ziyaretin, iki ülke arasındaki ilişkileri eskisinden daha iyi bir noktaya taşıması bekleniyor. Türkiye'nin Afrika'daki sorunların çözüm merkezi haline gelmesiyle dünyanın en bereketli toprakları hak ettiği huzura adım adım yaklaşıyor.
İnşallah, Şam ve Hartum ile başlayan bu süreç, Gazze ve nihayetinde Kudüs'le taçlanır.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Hilal Kaplan | Sudan'da kim kazandı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.