1820'den beri insanoğlu uygarlık yaşamında elektrikle birlikte. Elektrik motoru ve elektrik jeneratörü günlük yaşamı, üretim ve teknoloji dünyasını kökten değiştirdi. Bugün hala uygarlığı daha iddialı bir geleceğe taşıyacak en büyük mühendislik devrimi 'elektrik devrimi'dir. Uygarlık 'buhar devrimi'ni, 'petrol devrimi'ni, 'nükleer devrim'i yaşamış olsa da, bu devrimler ulaştırmadan petro-kimya endüstrisine, savunmadan gıda endüstrisine, pek çok stratejik sektörü etkilemiş olsa da, 'elektrik devrimi'nin sınır tanımaz etkisi, yeni buluşlar ve yüzde 100 elektrik odaklı yeni teknolojiler ile bizi yeni bir 'Elektrik Çağı'na da taşıyor.
1900'lerin başlarında ABD'de otomobillerin yüzde 60'ından fazlası elektrikli iken, içten yanmalı motor teknolojisi ile petrole dayalı bir koca otomotiv endüstrisinde de, elektriğe ve hidrojene dayalı yeni bir 'Çağ'ın da başlangıcındayız. Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) son yayınlanan 'Elektrik 2025' raporu, elektrik talebindeki güçlü artışa bağlı olarak hem yeni bir Elektrik Çağı'nı müjdeliyor; hem de küresel ölçekte elektrik talebinin 2027'ye kadar hızla artmaya devam edeceğine işaret ediyor. 2025 dahil, önümüzdeki üç yıl, gerek sanayi üretimindeki güçlü artış, gerek küresel ısınma nedeniyle klima kullanımının artması, gerek elektrifikasyonun hız kazanması, gerekse de dijital devriminin kaçınılmaz sonucu olarak dünya genelinde veri merkezlerinin genişlemesi elektrik tüketiminde son yılların en hızlı artışına sebep olacak.
Geçtiğimiz yıl, küresel elektrik talebi yüzde 4,3 oranında artarken, artış oranının önümüzdeki üç yıl ortalama yüzde 4 seviyesinde devam edeceği öngörülmekte. 2025-2027 döneminde elektrik tüketiminin 3 bin 500 TWh artması bekleniyor ki; bu rakam her yıl Japonya'nın mevcut elektrik tüketimine eşdeğer bir artış anlamına gelmekte. Elektrik tüketimindeki bu düzeyde bir artışın kaynağı ise Çin, Hindistan ve Güneydoğu Asya'daki güçlü talep olacak. 2023'te artış sadece yüzde 2,5 idi. 2025-2027 döneminde beklenen elektrik talebi artışının yüzde 85'i Çin, Hindistan, Brezilya, Türkiye, Meksika ve Endonezya gibi yükselen gelişmekte olan ekonomilerden gelecek.
2024'te küresel elektrik talebi artışının yarısından fazlası Çin'den kaynaklandı. Bu durum, Çin'in küresel GSYH, küresel imalat sanayi ve küresel ticaretteki pay artışı ile de uyumlu. Geçtiğimiz yıl Çin'de elektrik talebi yüzde 7 arttı. Çin'in 2027'ye kadar her yıl ortalama yüzde 6 elektrik talebi artışı göstermesi beklenmekte. Hindistan, Güneydoğu Asya ülkeleri ve diğer gelişmekte olan pazarlar da ekonomik büyüme ve artan klima kullanımıyla güçlü talep artışı gösterecek. Hindistan'ın elektrik talebinde önümüzdeki üç yıl boyunca beklenen ortalama yüzde 6,3 oranında artış, 2015-2024 dönemindeki yıllık ortalama yüzde 5 büyümenin de üzerinde. Birçok gelişmekte olan ekonomi güçlü talep artışı yaşarken, Afrika'nın elektrik kullanımındaki artış ise ne yazık ki hala emekleyerek yürüyor.
Önümüzdeki dönemde elektriğin enerji sistemlerindeki rolü sıçrayacak. Bu artış, ulaşım, ısıtma, endüstriyel prosesler gibi alanlarda, dijital devrim altyapısında elektrifikasyonun yaygınlaşmasından kaynaklanıyor. Önümüzdeki dönemde, küresel elektrik tüketimi artışının yarısını tek başına güneş enerjisi karşılayacak. İlk üniteyi devreye almak adına gün sayan Türkiye'nin isabetli adımları gibi, nükleer enerji üretimi rekor seviyelere ulaşacak. 2025'de küresel elektrik üretiminde kömür ve doğal gazın payının yüzde 54'e düşmesi bekleniyor. Bu oran, 2023'te yüzde 61'di. 'Yeni Elektrik Çağı'nın başarısı, güvenli ve esnek elektrik sistemlerine de bağlı. Şebeke altyapılarının güçlendirilmesi, enerji depolama çözümleri ve talep tarafı yönetimi, bu geçişin başarısı için kritik önem taşımakta. Yükselen ülkeler bu konuda iddialı politikaları üretmeyi sürdürecek.