Maçın ilk saniyelerinden itibaren "ne zaman gol olacak?" diye beklemeye başladık. İlk yarı bittiğinde de sadece "Duvarı bir türlü deleceğiz ama nasıl?" diye bakıyorduk maça. 2002'den sonra en yetenekli jenerasyonu yakaladık. Çok önemli takımlarda oynayan, ortalamanın çok üstünde ön tarafa sahibiz. Top kimin ayağına gelse "Bir şey yapacak" diye bekliyoruz. Böylesine özel oyunculara sahibiz. Kızamıyoruz bile onlara, çünkü bir sonraki pozisyonda öfkemizi sevinç çığlığına çevirebilirler. Karadağ'ın "otobüs" çekmesi sürpriz değil. Montella'nın bunu bildiği halde Barış Alper'e "santrfor suikastı" yapması anlaşılmaz. Tamam, çocuk ne dersen yapıyor ama daha önce denedin ve olmadı. Yine niye aynı ateşin içine atıyorsun. Montella'nın ikinci fonksiyonu İtalyan hakem üstüne. Karadağlı oyuncular kendini ne zaman yere atsa çaldı faulü. İtalyan Hoca'nın takımına karşı kullandı takdir hakkını. Ben bu kadar kötü bir İtalyan hakemi hiç görmedim.
Değişiklikler oldu ama çıkanlara kötü diyemeyiz. Ama girenler tabelaya yazdılar isimlerini. Orkun ve Hakan Çalhanoğlu'nun şut opsiyonları hep vardı. Arda da artık "takım komutanları" arasında yer alıyor. "10 numara" efsanesini geri getiriyor Milli Takım'a. İzlanda ve Galler berabere kaldı. İkişer puan kaybettiler. Biz yedi yaptık, İzlanda için "beraberlik iyi skoru" cebimize koyduk, Galler ile sahamızda oynayacağız. Yolunuz açık olsun çocuklar.