Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SALİH TUNA

PKK’dan ya övgü alsaydı

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Bugünkü serlevhamızın tam tersi mahiyetindeki haber sosyal medyada bir şekilde gözünüze çarpmıştır.
İlgili haber, Aydınlık gazetesinin dünkü nüshasında manşette yer aldı: "PKK'nın Gazetesinde Nâzım Hikmet'e hakaret."
Okur makulesinden şöyle bir taaccüp mü bekleniyor: "Vay canına! 'Kuvâyi Milliye' destanının şairine, PKK'nın gazetesinden hakaret, inanılır gibi değil…"
Olabilir… Her şeyden evvel dünyaca saygın bir şaire "hakaret etmek" saygı duyulacak bir şey değildir.
Peki, şairimize ne menem hakaret edilmiş; haşa huzurdan, ana avrat dümdüz mü gidilmiş?
Yazıyı okudum, alakası yok.
Nâzım Hikmet, Mustafa Kemal'e "yaltaklandı" ithamında bulunuyor: "Kurtuluş Savaşı Destanı'nı affa dönüştürür (…) Nutuk'un iyi dediklerine iyi, kötü dediklerine kötü der. "Vatan hainliğinden" aklanmak ister ama şairliğini kaybeder (…)Nasıl yaltaklanacağını bilmemek de acıdır; bazen "Sarışın kurt", bazen, "mavi gözlü başkumandan" diyor…"
Buradaki "yaltakçılık" şayet hakaretse ilgili haberi iktibas eden Soner Yalçın arkadaşımızın ODA TV'si kendileri gibi düşünmeyen herkesi matine-suare "yandaş" olmakla itham ederken ne yapmış oluyordu?
Kaldı ki, Mustafa Kemal'e "yaltakçılık" yapmak ("Kemalistleri" tenzih ederim) Atatürkçülerin (veya cari Atatürkçülüğün) en büyük milli sporu değil mi?
Dahası, piyasadaki Atatürkçülük, Batıya yaltaklanmanın kamuflajından ibaret değil midir? (Bunu da Soner cevaplasın, öyle İmamoğlu seviciliğiyle olmuyor!)

***

Söz konusu makalenin yazarı Müslüm Yücel anlaşılan çok cesur biri; hem de Ahmet Hamdi Tanpınar'a "edebiyat bilmez" diyecek kadar. İlgili yazısı da derbeder olduğu kadar da kıyıcı.
Türk aydınını adeta kılıçtan geçiriyor.
"Yaltaklanmayı sever" dediği Nâzım'dan giriyor Necip Fazıl'dan çıkıyor. Cemil Meriç'in bile hatırını saymamış, varın gerisini siz hesap edin.
Bu arada "Aşk-ı Memnu" yazarını da ihmal etmemiş: "Halit Ziya Uşaklıgil desem omurgası, evladıyla kırılmış bir adamdır; oğlu, Mustafa Kemal'in hediye ettiği tabancayla intihar eder, yer nehir kıyısıdır, uzun bir hikâyesi vardır…"
İyi ki "uzun hikâyeye" girip de Vedat muhabbetine bulaşmamış, yoksa kuvvetle muhtemel "PKK'nın Gazetesinde Mustafa Kemal'e hakaret" başlıklı bir haber kaçınılmaz olurdu.
Hay Allah!..

***

Şuncağızı sormanın tam vaktidir: "PKK'nın Gazetesinde Nâzım Hikmet'e hakaret" yerine "övgü" düzülseydi daha iyi mi olacaktı?
Geçenlerde ABD'li emekli Albay McGregor, PKK'nın Suriye'deki kolunu Türkiye'ye karşı saldırıya hazırladıklarını itiraf etmemiş miydi? Zaten binlerce TIR silahı boşuna hibe etmemişlerdi ya!
Nâzım Hikmet 1954'te Budapeşte radyosunda şöyle demişti: "Türkiye'deki en büyük mesele; yurt meselesidir (...) Kim Türkiye'yi Amerikalılara satmış ve satmaya devam etmektedir? (...) İşte bunlar vatan hainidir (...) Bunların haricinde kalan insanlar, dini kanaatleri ne olursa olsun, vicdani kanaatleri ne olursa olsun vatanını seven insanlardır (...) Bugün yapılan terör Türk Milleti'ni imha etmek için, yok etmek için yapılan terördür. Türk Milleti yok olmaz (...) Ve her şeye rağmen, biz 2. Milli Bağımsızlık Savaşından muzaffer çıkacağız..."
ABD emperyalizmin açık işbirlikçisi mahut örgütün yayın organında, ABD emperyalizmine kökten karşı çıkan Nâzım övülseydi, asıl o vakit taaccüp etmemiz gerekmez miydi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA