Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

“Biz Çanakkale’deyiz...”

Çanakkale Savaşı'nın 104'üncü yıldönümü törenleri için Çanakkale'deyim. Başkan Erdoğan, stadyumda Türkiye'nin dört bir yanından ve dünyanın başka ülkelerinden gelen konuklara seslenecek.
Bu sesleniş bu kez biraz farklı. Çünkü birkaç gün önce tam da Çanakkale Destanı'yla önüne set çekilen emperyalist kuşatmanın yeni bir versiyonuyla karşı karşıya kaldık. Cuma günü Batı'daki ırkçı zeminin ürettiği bir terörist, Yeni Zelanda'da 49 Müslüman'ı katletti.
Terörist mesajını -garip ama gerçek- yine Çanakkale Savaşı'nda bu toprakları, İngilizlerin dayatmasıyla işgale gelen Anzaklar üzerinden veriyor. Anzak, Avustralya ve yeni Zelandalı askerlere verilen isim. Terörist de Avustralya'da yaşıyor, Yeni Zelanda'da katliam yapıyor. Bu ilişkiler ağı, birçok mesaj içeriyor ama en önemlisi, her yıl Türkiye'ye gelerek iki ülke ve iki din arasında köprü oluşturan Anzakları korkutmak. Bir anlamda savaşın zalimliğine rağmen onlara kucak açan bu topraklarda kurulan barış köprüsünü yıkmak.
Başkan Erdoğan da 'Aradan 100 yıl geçmesine rağmen Türkiye'nin sabrını Suriye'de, Doğu Akdeniz'de, Ege'de sınıyorlar' diyor ve ekliyor:
"Ülkemizde darbe girişimlerinde bulunarak karanlık ittifaklar kurarak sınıyorlar. Hatta ülkemizden 16 bin kilometre uzakta Yeni Zelanda'da verdikleri mesajlarla sınıyorlar. Çanakkale'den 104 yıl sonra bir kez daha sesleniyor ve diyoruz ki mesajınızı aldık. Niyetinizi anladık kininizin canlı olduğunu anladık."
Ve onlara şu net cevabı veriyordu: "Biz buradayız, biz Çanakkale'deyiz..."
Küresel emperyalist merkezlere verilen bu mesajdan sonra stadyumu dolduran on binlerin arasına karışıp sohbet ediyorum. Türkiye'nin dört bir yanından gelen genç kızlar ve genç erkeklerin ezici çoğunluğu dikkatimi çekiyor. Söylenenlerin aksine yaşları 18-20 civarındaki bu gençler, hem Çanakkale Destanı'nın bilincindeler hem de son dönemde çevremizi kuşatan küresel güçlerin ne yaptıklarının. Sadece 18 yaşındaki Umut'un şu sözleri bile o gençlerin hissiyatını anlatmaya yetiyor:
"Çanakkale özgürlüğümüzün adıdır..."
O özgürlüğün kolay kazanılmadığını biliyoruz. Çanakkale'den dönerken, dilimden önce büyük şair Mehmet Akif Ersoy'un şu dizeleri dökülüyor.
"Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker / Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer / Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i / Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi / Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? / 'Gömelim gel seni tarihe' desem sığmazsın."
Sonra da ilk kez Ruhi Su'dan dinlediğim o anonim ağıtı mırıldanıyorum: "Çanakkale içinde vurdular beni / Ölmeden mezara koydular beni / Gençliğim eyvah... / Çanakkale içinde aynalı çarşı / Ana ben gidiyom düşmana karşı..."
Çanakkale izlenimlerini şu notla bitirelim; Çanakkale savaşı, sadece Türkiye'nin bağımsız bir devlet olarak doğuşuna değil, aynı zamanda Rusya'da Çarlığın yıkılmasından, mazlum milletlerin emperyalizme karşı duruşlarına kadar, 20. Yüzyılı derinden etkileyen bir destanın, bir direnişin adıdır.

Çanakkale'de sürpriz ihtimali
Çanakkale'de 18 Mart törenleri sürerken, yerel seçim gündemi de kendi mecrasında akıyor. Şehrin bilbordlarını seçim afişleri süslerken, adayların araçları da şehri turlayıp duruyor. Artık adaylar son virajda.
Çanakkale'de bu seçimlerde de CHP favori gösteriliyor. Ancak AK Parti'nin sürpriz yapma ihtimali de çok yüksek. Çünkü Çanakkale'de ilginç bir durum var. Geçen yerel seçim başkanlığı CHP yüzde 55'le kazanırken, meclis üyeliklerinde AK Parti birinci, CHP ikinci MHP ise üçüncü sıradaydı.
Bu tablo Çanakkale'de 31 Mart seçimlerinde sürpriz ihtimalini arttırıyor. Bu ihtimali güçlendiren bir faktör de geçen seçimlerden farklı olarak bu kez AK Parti'nin adayı Ayhan Gider'in çok sevilen bir isim olması...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA