Bir yandan Taliban'ın ne kadar korkunç olduğuna dair sosyal medyada paylaşımlar yapılıyor.
Taliban, Kâbil'e girince ülkeden kaçmak için havalimanında yığılan Afganların, kadınların çaresizliğine ağıtlar yakılıyor.
Ama bir bakıyorsunuz aynı kişiler, daha sonra Taliban'dan canını kurtarmak için Afganistan'dan ayrılan kadınlar, gençler, çocuklar için "Buraya gelmesinler de nereye giderlerse gitsinler" diye ortalığı ayağa kaldırıyor.
Kafa karışıklığı mı, bencillik mi bilmiyorum ama vatandaşların medyada ve siyasette yoğun bir ırkçı propagandaya maruz kaldıkları kesin.
Ben de geçen gün, son olaylar nedeniyle nefret objesi haline gelen ancak hikâyeleri anlatılmayan mültecilerin neler yaşadıklarını anlamak üzere İstanbul'daki Afganistanlı Dernekler Birliği'ne gittim. Derneğin Zeytinburnu'ndaki binasında, her yaştan Afganistanlı sığınmacıyla konuştum, sohbet ettim.
Aralarında Türkmenler, Özbekler, Peştunlar da vardı ama dil hiç sorun olmadı. Zira her halleriyle "bize benzeyen" bu insanlar, Türkiye'ye geleli henüz bir ay olmayanlar bile şakır şakır Türkçe konuşuyor.
***
DIŞARIYA ÇIKMAYA, İŞE GİTMEYE ÇEKİNİYORUZ
Sohbetimize 10 yaşındaki kızı Asinad'la birlikte katılan bir Afgan baba, 20 gündür işe gidemediğini söylüyor.
"Caddelerde polis düzenli kontroller yapıyor. Dışarıya çıkmaya, işe gitmeye korkuyorum. Çalışma iznim yok, yakalanırsam deport merkezine götürülürüm. Kızım yalnız kalır. Başka kimsemiz yok. Her gün böyle bir olay duyuyoruz" diyor.
Biz konuşurken babasının telefonuyla oynayan Asinad'a, "Senin günlerin nasıl geçiyor" diyorum.
"Okula gitsem daha iyi" diyor.
Asinad, ilkokulu Türkiye'de okumuş. Ama ortaokula geçtiği için yasalar gereği kendisinden kimlik isteniyormuş. Bunca yıldır hâlâ alamadıkları için de eylülde okullar açılınca evde oturacakmış.
Aklıma İzmir'de AB fonuyla mülteci çocuklar için yapılan okulu protesto eden kadınlar geliyor... Acaba şu an burada olsalar ve Asinad'ın gülen gözlerine baksalar fikirleri değişir mi diye düşünüyorum.
***
BU NEFRETİN, KABALIĞIN ORTASINDA BİR KADIN
Salonda sessiz sedasız oturan, 20 yaşlarındaki Anita'nın hikâyesiyse filmlere konu olur...
Taliban gelince annesi ve abisiyle birlikte yola çıkıp 20 günlük yürüyüşün ardından İran'ı geçerek Türkiye'ye ulaşmış Anita.
Şimdi bir konfeksiyon atölyesinde çalışıp evine bakıyormuş.
Gözlerime bakmadan bir çırpıda anlatıyor tüm bu dramı... Ama söyleyebildiği kadarını bile hayal etmekte zorlanıyor insan.
Bu narin genç kadın mı, insan kaçakçılarının, tekinsiz tiplerin arasında haftalarca dağ bayır yürüyüp bilinmezliklere dolu bir ülkeye gelmiş?
Ne yemiş, nerede uyumuş, kimden kaçmış, nereye saklanmış...
Soramıyorum.
Anita'nın cesareti önünde saygıyla eğilmekten başka ne yapabilirim diye düşünüyorum sadece...
***
EN YOĞUN DÖNEMDE GÜNDE 100 AFGAN GELDİ
Afganistanlı Dernekler Birliği Başkanı Mehmet Akmurad, Afganistan'ın köklü ailelerinden birine mensup. Savaş nedeniyle ülkedeki bütün fabrikaları kapanmış. O da 1985'te Türkiye'ye gelip İzmir'e yerleşmiş.
Mehmet Bey bütün mesaisini Afganistan'dan Türkiye'ye gelenlerin entegrasyonu için harcıyor. Mültecilerin karşılaştıkları maddi ve bürokratik sorunları çözmeye çalışıyor.
Resmi rakamları ve dedikoduları bir yana bırakıp Mehmet Bey'e 50'den fazla Afgan derneğinin çatı örgütüne başkanlık ettiği için "gerçek rakamları" sordum.
Türkiye'de 600 bine yakın Afganistanlı olduğunu, bu kişilerin 200 bininin vatandaş, 200 binin ikamet sahibi, 200 bininin de kaçak statüsünde olduğunu anlattı.
Son günlerde İran sınırından kafileler halinde geçiş yapan Afganların görüntüleri içinse "En yoğun dedikleri dönemde günde 100'e yakın Afgan'ın kaçak yolla Türkiye'ye girdiğini tahmin ediyoruz" diyor.
Tartışmaların sürdüğü dönemde toplamda 30 bin kişinin geldiğini söylüyor.
Başkan, basında çıkan tartışmalar üzerine tedbirlerin çok sıkılaştığını, duvarın etkili olduğunu, sınırdan geçişlerin durma noktasına geldiğini de hatırlatıyor.
Hatta iş, geçişlerin engellenmesinden çıkıp şehirlere ulaşan Afganların yakalanıp sınır dışı edilmesi noktasına gelmiş.
***
KİMSE KIZMASIN KENDİMİ YAZDIM
Biliyorum, şimdi okurlarımız arasında bana söylenenler var...
Biliyorum, çünkü anketler "yabancılar gitsin" diyenlerin Türkiye'de de tüm dünyada olduğu gibi çoğunlukta olduğunu gösteriyor. Popüler dalga bu.
Kimseye insanlık, vicdan, enternasyonalizm vs. dersi verecek halim yok elbette.
Ama kimse de benden, çaresiz sığınmak zorunda kaldıkları ülkede "güvercin tedirginliğinde" yaşayan bu insanlara potansiyel tehdit gözüyle bakmamı beklemesin.