Trabzon'da, 5 Şubat 2006 tarihinde Santa Maria Katolik Kilisesi Rahibi Andrea Santoro öldürüldü.
Mayıs 2006'da, Cumhuriyet gazetesine üç saldırı oldu. Ancak atılan bombalar patlamadı. Hatta en son saldırganların, "Allahu ekber" diyerek polis çemberine kadar gelip attıkları el bombaları da pimi çekilmiş olmalarına rağmen patlamadı.
19 Ocak 2007'de, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink öldürüldü.
18 Nisan 2007 tarihinde, Malatya Zirve Yayınevi'nde üç kişi boğazları kesilerek katledildi.
Türkiye'de bir yandan basın özgürlüğü diğer yandan Hıristiyanların hayat hakları tehlike altında olduğu yerli ve yabancı basında öne çıkan temaydı.
Ve 12 Temmuz 2007 günü, Ümraniye'deki bir evde bulunduğu söylenen el bombaları üzerinden Ergenekon soruşturması başlatıldı.
Türkiye'de bir derin devlet vardı. Onun işlediği cinayetler, yıktığı hükümetler, çektirdiği acılar da vardı. Ancak bilmediğimiz, toplumdaki derin devlet algısını suiistimal ederek, kendi derin devletini inşa etmeye girişmiş olan FETÖ'cülerdi.
Üzerinden 12 yıl geçen Hrant Dink cinayeti de, Ergenekon soruşturmasının başlatılmasına karşı gelecek tepkilere 'dalgakıran' olması için kullanılacaktı. Buna ise en çok 'Hrant'ın Arkadaşları' içerisinden çıkanlar vesile olacaktı. O kadar ki, FETÖ'nün gerçek yüzü inkâr edilemez biçimde ortaya çıktığında dahi FETÖ'nün cinayetteki rolünü örtbas etmeye ve tahfif etmeye yönelik çabalarını sürdürenler çoğunluktaydı. 'Hrant'ın Arkadaşı' olarak kariyer yapanlar, cinayetteki FETÖ izi netleşmeye başladığında dahi FETÖ kanallarında ve gazetelerinde çalışmakta, 'paralel devlet' iddialarına burun kıvırmakta beis görmediler.
En vahimi de, Dink cinayeti hakkındaki Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporu kendilerine geldiğinde, raporda suçlanan Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek'in ismini sansürleyip raporda geçirmediğinde bile gazetesine karşı susan "Hrant'ın Arkadaşları" idi. Olay o kadar vahimdi ki, FETÖ'cü polis şeflerinin raporda olduğunu gizleyerek gazetesine koymayan genel yayın yönetmenine bu ülkede Hrant Dink ödülü verildi ve biz de alkışladık!
Dink davası, yedi yıl hiçbir mesafe alamadı. Çünkü davanın savcısı, 17-25 Aralık yargı darbesi girişiminin de savcısı Muammer Akkaş idi.
FETÖ parmağının da araştırıldığı gerçek dava 2016'da başladı. Takipçisi olmaya devam edeceğiz.