AK Parti kurulalı 17 yıl oldu. Girdiği her seçimi kazandı. Sunduğu her referandumu geçti. Kadrolarıyla İstanbul ve Ankara'yı 25 yıldır yönetiyor. Ve bu partinin İstanbul'u yönetmesi için gösterdiği aday, Bakanlık ve Başbakanlık yapmış bir Meclis Başkanı olan Binali Yıldırım...
Öte yandan yaşı Cumhuriyetle eşit olan CHP, AK Parti kuruldu kurulalı ana muhalefette. İstanbul ve Ankara, CHP için çeyrek asırdır uzak bir hayal. Ve bu partinin İstanbul için gösterdiği aday, sadece dört yıldır İstanbul'un bir ilçesini yöneten Ekrem İmamoğlu...
Sizce de bu tabloda bir terslik yok mu?
Bugün herhangi birine sorsanız, CHP'nin Muharrem İnce veya Gürsel Tekin gibi daha yüksek profilli bir ismi değil de Ekrem İmamoğlu'nu aday göstermesinin sebebinin Kılıçdaroğlu'nun parti içerisinde kendisine rakip olabilecekleri elemek için olduğunu söyleyebilir.
CHP seçmeninin isteklerinin ve umutlarının bu derece göz ardı edilmesi, sizce de kendi seçmenleriyle de dalga geçmeleri anlamına gelmiyor mu?

***

Trump, Türkiye'ye ne demiş oldu?

ABD Başkanı Donald Trump, yine tweet'leriyle gündemde. Önce, "Kürtlere saldırırlarsa Türkiye'yi ekonomik olarak mahvedeceğiz. 20 millik güvenli bölge kuracağız. Aynı şekilde Kürtlerin de Türkiye'yi provoke etmesini istemiyoruz" diyen Trump, sadece 24 saat sonra şunu yazdı: "Yirmi millik güvenli bölge dahil ilgili tüm meseleler hakkında nerede durduğumuzu aktarmak için Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile konuştum. ABD ile Türkiye arasındaki ekonomik gelişme hakkında da konuştuk, ki burada gerçekten genişleme için büyük bir potansiyel var."
Türkiye, Trump'ın alışılmış kaba diline değil, Fırat'ın doğusundaki ilk adım olan 32 kilometrelik güvenli bölgenin ilanına yoğunlaştı. Başkan Erdoğan da telefon görüşmesinde Trump'ın 'dil sorunu'nu çözdü... Böylelikle ABD'nin güvenli bölge için bahanesi kalmadı. Sınıra tüneller kazıp, yığınak yapan YPG'nin uzaklaştırılması hakkında Rusya ne düşünüyor; 23 Ocak'taki Erdoğan-Putin görüşmesi ertesi daha net göreceğiz.