Sadece 17 yaşındayken konservatuvarı bitiren, New York'taki Kıtalar arası Konser Piyanistleri Yarışması'nda 1995'te birincilik ödülü kazanan, yirmiden fazla uluslararası ödülü olan, çağımızın en ünlü piyanistlerinden birisi Fazıl Say. Yeteneği konusunda herhangi bir tartışma yok zaten.
Ancak Say aynı zamanda, örneğin 10 yıl önce, bir Alman gazetesine verdiği röportajda, "Bizim Türkiye rüyamız öldü. Cumhurbaşkanının ve tüm bakanlarının eşlerinin başı örtülü. Böyle giderse kızımı da alıp gideceğim" şeklinde olgunluktan uzak sözler de sarf etmişti. "Türk halkının arabesk yavşaklığından utanıyorum" açıklaması ise hâlâ hafızalarda.
Klasik Batı Müziği, Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana toplumu zorla değiştirmeyi hedefleyen kurucu elitlerin 'araç'larından biri olmuştu. Maalesef sadece bu amaca matuf okulların kurulması ile yetinilmedi, bir dönem Klasik Türk Musikisi yasaklandı. Dönemin gazetelerinde "Resmî;; müesseselerde alaturka musiki ilga edildi, artık bu musikiden tarih derslerinde bahsolunacaktır" şeklinde duyurulan bu yasak, tam 1976'ya dek elli sene sürdü. Çünkü Cumhuriyet elitlerine göre 'alatuka' unutulması gereken bir geçmişe, klasik Batı müziği ise ülkenin olması gereken geleceğine aitti.
Klasik Batı Müziği çağdaş, modern ve makbul olan vatandaş kimliğini temsil ediyordu. Say da bu anlayışın oluşturduğu bir 'habitus'un içinden çıktı.
İçinden geçtiği özneleşme süreçlerinin, onun bahsettiğim önyargılı yaklaşımlarına sebep olduğuna inanıyorum. Ancak o da her sanatçı gibi öğrenmeye ve dönüşmeye açık olsa gerek ki geçtiğimiz cuma gecesi muhteşem bir tabloya vesile oldu.
Geçtiğimiz sene Başkan Erdoğan'ın, annesinin vefatı sebebiyle aradığı Say, bu insanî adımdan oldukça etkilendiğini ifade etmiş ve ardından Erdoğan'ı konserine davet etmişti. Erdoğan da eşi Emine Erdoğan, beraberindeki bakanlar ve Ankara'yı ziyaret eden ABD'li senatör Lindsey Graham ile konseri izledi. Karşılıklı güzel sözler sarf edildi, hediyeler verildi. Şüphesiz en önemlisi gecenin kendi başına verdiği mesajdı: Biz birlikte Türkiye'yiz.
Türkiye, herkesin rüyasını gerçekleştirebileceği bir ülke. Muhalefetini nefret söylemi üzerine kurmayanlar, bu hakikati er ya da geç teslim edecekler.