Menbiç'te, Amerikan askerlerinin devriyesi sırasında gerçekleşen intihar saldırısında ABD askerleri ile YPG teröristleri ve siviller öldürüldü. DAEŞ, saldırıyı olağan dışı bir hızla, hiç vakit kaybetmeden üstlendi. Çıkarılan mesaj, ABD'nin çekilmesinin DAEŞ'i yeniden güçlendireceği ve Trump'ın bölgeden çekilmesinin bundan daha büyük felaketlere yol açacağıydı.
Herkes bu saldırının, DAEŞ ayakta olduğunu göstermezse YPG'nin sahada bir anlamı kalmayacağı için YPG'nin işine yaradığını söyledi. Doğru. Ya da ABD askerlerini öldüren DAEŞ'in bölgedeki hiç de azımsanmayacak sayıda olan terörist adaylarını kendine çekmek ve dirilmek için fırsat yakaladığını yazdı. Bu da doğru. Ama yeterli değil, açalım.
Nisan 2017'de, İsrail'in eski Savunma Bakanı Moşe Yaalon, Suriye'de terör örgütü IŞİD'ın kontrolünde bulunan bölgelerden İsrail'e saldırı olduğunda örgütün kendilerinden özür dilediğini ifade etmişti.
Bunu kaydettikten sonra şu bilgiyle devam edelim.
Haziran 2016'da, İsrail Askeri İstihbarat Şefi Herzi Halevi, katıldığı bir konferansta şöyle demişti:
"İsrail, Suriye'deki durumun IŞİD'in yenilgisiyle sonuçlanmasını istemiyor. Süper güçlerin bölgeden çekilerek İsrail'i Hizbullah ve İran'ın karşısında yalnız bırakması İsrail'i güç bir duruma sokar. Kendimizi böyle bir pozisyonun içinde bulmamak için elimizden geleni yapmak zorundayız."
Ortadoğu'da değil, tüm dünyada IŞİD'in direkt özür mesajını iletebileceği mesafede bulunan ve yenilmesini istemediğini açıkça ilan ettiğinde bırakın kınanmayı ayıplanmaya bile cesaret edilemeyen tek ülke İsrail'dir.
Bugün, süper güç ABD'nin, Suriye'den çekileceğini açıkladığı ve askerlerinin çekilmeye başladığı bir dönemde, IŞİD yeniden Amerikan askerlerini devriye sırasında intihar saldırısıyla vurup öldürecek kadar yakın mesafede güçlenebiliyorsa, âdeta hortlatılıyorsa, ben ister istemez bu cümleleri hatırlarım. Size de hatırlatmak istedim...