Önce Demirel'in "iyi bir gazete okuyucusu olduğunun" altını çizelim.
Her gazeteyi, herkesi okuyor.
"Not aldığı" da oluyor.
"Yazıyı yazanı aradığı" da.
Ve şimdi "asıl konumuza" girelim.
***
Perşembe günü saat 16.30'da Çanakkale'den "dönüşe" geçtik.
Demirel'e bazı "siyaset soruları" soracaktık ki...
Süleyman bey "bir dakika" dedi:
-Anadolu gezilerinden sonra, 16 Temmuz'da bir "Son Durum Raporu" yazdın.
-Evet efendim... Bir "genel değerlendirme" yaptık.
Demirel "okudum" dedikten sonra, "madde madde" anlatmaya başladı:
***
*İşsizlik kızgınlık boyutunda, diye yazmışsın.
*Yatırım yok diyorsun... Şu Çanakkale'ye bak... Ne yatırım var?
*Esnaf diyorsun... Büyük mağazalar da esnafı etkiledi, diyorsun.
*Bürokrasinin hala şikayet konusu olduğunu söylüyorsun.
*Halkın, siyasi iktidar ile devlet kurumları arasındaki çekişmeden rahatsızlık duyduğunu vurguluyorsun.
*Toplumun artık AB'ye karşı soğuk durduğundan bahsediyorsun.
*Terör diyorsun... Büyük infial var, diyorsun.
*Halkın seçimle pek ilgilendiği yok, diyorsun.
*Halk Cumhurbaşkanlığı seçiminin gürültüsüz patırtısız olmasını istiyor, diyorsun.
*Halk makro ekonomi ile değil, iyileşmenin kendi hayatına yansımasıyla meşgul, diyorsun.
***
Demirel:
-Yazdığın 17 maddeyi iyi okumuş muyum?
-Evet ama... Gerisi de var.
-Evet, bütün bunları yazdıktan sonra demişsin ki: "Tayyip beyin popülaritesi hala sürüyor."
-Doğru... Bunu da yazdık.
***
Süleyman bey:
-Bu bir karnedir... Tarih, coğrafya, matematik, fizik, kimya... Notlar 10 üzerinden 4'ten aşağı... Ya bu notlar yanlış ya da karne sahibinin popülaritesinin devam ettiği yanlış.