Çarşıdaki ekonomistler her makro veriden sonra piyasaya çıkıyor. Vatandaşın gözünü pek de bilinmeyen kelimelerle korkutuyor. Deflasyonla başladılar, devalüasyona geçtiler, resesyonla devam ettiler. Şimdi de stagflasyon mu, slumpflasyon mu yoksa dolarizasyon mu karar veremiyorlar. Dün döviz mevduatlarındaki artış açıklanınca baktım yine herkes sazı aldı eline... Üzerine vazife olan da olmayan da konuşmaya başladı.
Tamam...
Bankacılık sistemindeki döviz mevduatları 171.8 milyar dolara çıktı. Toplam mevduatın yüzde 50'sine ulaştı. Bireysellerin döviz birikimleri 5.5 aydır her hafta artıyor.
Peki panik butonuna mı basmalıyız? Türkiye bugün mü dolarize oldu? Geçmişte de vatandaş birikimini böyle koruma yoluna gitmiyor muydu?
Maalesef, Türkiye'de dolarizasyon kültürel bir alışkanlık haline gelmiş durumda... Bu mesele, ne bugünün ne 31 Mart'ın ne ondan sonrasının meselesi... 2000'de de vatandaş parasını dövizde tutuyordu, bugün de... Haa, o dönem yabancı parayı belki spekülatif nedenle biriktiriyordu. Parayı bozdurunca TL cinsinden daha fazla gelir elde ediyordu filan... Bugün ise durum daha farklı...
Bana kalırsa, kimse dövizi seçim sonrasında spekülatif atak olma ihtimaline karşı almıyor. Ya da hükümetin seçim öncesinde dövizi tuttuğu, sonra bırakacağı ve doların çılgınca dans edeceği beklentisiyle biriktirmiyor. Bunu düşünen varsa da yanılıyor. Bilakis, hükümet TL'yi pahalılaştırdı, enflasyonla mücadelede belli bir mesafe alındı, kredilerde ufak ufak artışlar başladı, iç talepte kıpırdanma sinyalleri geldi. Kısacası yerel seçimden sonra döviz kurunun oraya buraya gideceğine dair makul bir iktisadi görünüm yok.
O halde....
Vatandaşı döviz almaya iten başlıca neden, enflasyon ve faiz dengesi... TL mevduat faizlerinin enflasyonun altına gerilemesi vatandaşı dövize yönlendiriyor. Önümüzdeki süreçte faizler ve enflasyondaki denge oturdukça ben döviz mevduatlarının da düşmeye başlayacağını düşünüyorum.