Farkında mısınız?
Türkiye'de çözülemeyen en büyük problemlerden biri haline geldi, fahiş fiyat artışları…
Bir türlü başa çıkılamıyor.
Asgari ücret artıyor, 'hoop' etiketler değişiyor. Memur zammı konuşuluyor, 'hoop' kiraya zam geliyor. Emekliye refah artışı konuşuluyor, 'hoop' fiyatlar yukarı fırlıyor.
Üstelik, denetimlere rağmen, kimse bana mısın demiyor.
Demek ki, düğme bir yerde yanlış ilikleniyor!
Ne demeye çalışıyorum, anlatayım.
Bakın, geçen yılın sonunda tam asgari ücret artışı gündemdeyken Ticaret Bakanlığı denetim yaptı. Bir haftalık süreçte zincir marketler, kafeler, restoranlar teftiş edildi. 81 ilde 23.7 milyon TL idari para cezası kesildi. Sadece market denetimlerinde 5 bin 846 işletme incelendi. 577 bin 672 ürün denetlendi. 6 bin 662 üründe ihlal tespit edildi. 13 milyon 838 bin 753 lira cezai işlem uygulandı. 3 bin 479 firma hakkında haksız fiyat artışı araştırma süreci başlatıldı.
Anlayacağınız, denetlenen marketlerin yarısından fazlası haksız fiyat artışına girişmiş. Ama kesilen cezaya bakın. Zincir marketin günlük cirosunu düşündüğünüzde, çerez parası!
Tek marketler de değil…
Kafesinde de restoranında da bir gün önce yediğiniz yemeği, içtiğiniz çayı ertesi gün yüzde 30-40 zamlı alıyorsunuz.
O halde, artık şunu kabul etmek gerekiyor.
Yıl boyunca denetim olsa da para cezası milyonları geçse de kimseyi caydırmıyor.
Malumunuz, fahiş fiyatla mücadeleye başlandığında yasalar değişti. Cezalar bir miktar artırıldı. Hatta yılın başında bu cezalara yeniden değerleme oranında zam da geldi. Lakin, kimsenin dükkânının fahiş fiyattan dolayı kapatıldığını görmedik… Veyahut aşırı kâr hırsına kapılan o işletmelerin patronlarına hapis cezası uygulandığını… Hatta fahiş fiyat uygulayanın ifşa edildiğini…
Düşünün, bu denetlenen, ceza kesilen işletmelerin dükkânı bir süreliğine kapansa… Fahiş fiyat uygulayan, stokçuluk yapan ifşa edilse… Patronlarının hapis cezası idari para cezasına çevrilmese… Hatta Maliye devreye girse… Vergi denetimine başlasa… Bankalar kredi vermese… Bakanlıklar teşvik belgesi düzenlemese…
Bakalım o zaman da mahallede fahiş fiyat uygulayıp, stokçuluk yapan kalacak mı?
Haa, bu arada…
Kimse 'serbest piyasa' filan demeye kalkmasın. Zira, Türkiye'de serbest piyasa sistemi tersine işliyor.
Nedir bu modelin özeti?
Rekabet… İşletmeler arasındaki rekabet teşvik edilecek, böylece tüketici kaliteli ürünü daha uygun fiyata alacak.
Bizde ise ucuzluk ve kalitede rekabetçilik aşırı kazanç şekline dönüşmüş durumda. Herkes birbirine baka baka fiyat artıyor. Serbest piyasanın göbeğindeki Avrupa Birliği'nde bile fırsatçılık, sahtekârlık gibi vatandaşa zarar veren durumlar olduğunda devletin sosyal dengeyi korumakla görevli olduğu belirtiliyor. Biz Batı'dan daha mı serbest piyasacı olmak istiyoruz!
Bırakın Allah aşkına…
Serbest piyasa ekonomisi bahanesiyle kontrolden çıkan denetimsiz fiyatlama davranışına en caydırıcı şekilde müdahale şarttır, haktır, sosyal devlet olmanın gereğidir.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Dilek Güngör | Devletin nefesi nerede!