Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

14 Ekim 2013, Pazartesi

Ortadoğu'nun tam ortasında Filistin sorunu

Ortadoğu son yılların en kanlı dönemine tanık oluyor. Filistin sorunu Ortadoğu'da hep vardı. Bugün diğer ülkeler de karışık. Suriye ve Mısır'ın yanı sıra Libya, Irak, Lübnan patlamaya hazır bomba gibi. Kaosun tam ortasında ise Filistin var.

Bölgede toplam Filistinli nüfusu 12 milyon. 6'sı Lübnan, Ürdün ve Suriye'deki mülteci kamplarında yaşıyor. Bunlar, 1948 ve 1967'de İsrail işgalinde sürgün edilen Filistinliler.

Geri kalan 6 milyon ise 4'e bölünmüş durumda. Gazze, Batı Şeria, Kudüs ve 67 sınırlarında yaşayan Filistinliler.

Bu 4 dört bölge birbirinden kopuk. Kudüs'tekilerin ayrı Batı Şeria'dakilerin ayrı statüleri var. Nüfus kağıtları, pasaportları farklı. Aralarına İsrail'in ördüğü utanç duvarı girmiş. Görüşmeleri İsrail'in inisiyatifine bağlı. Geçen yıl alınan mahkeme kararıyla Kudüs'teki bir kadınla Batı Şeria'daki bir erkeğin evlenmesi yasaklandı. Bu tarihten önce yapılan evliliklerde ise aile birleşiminde sıkıntılar var.
Batı Şeria-Kudüs hattında durum bu. Gazze bloğu ise hepsinden kötü. Oraya giriş de çıkış da yok. Gazze'de yaşayan 2 milyon Filistinli kaderine terk edilmiş durumda.

Batı Şeria, El Fetih'in, Gazze Şeridi ise Hamas'ın idaresinde. İki siyasi oluşum arasında sorunlar devam ediyor. Uzlaşı sağlanamadı.

Filistin'de en son seçim 25 Ocak 2006'da yapıldı. Ortadoğu'nun ilk demokratik seçimleri olarak kayıtlara geçti. Seçimi kazanan Hamas'tı. Gerginlik o dönemde başladı.

İsrail, Hamas'ı kabul etmedi. El Fetih de öyle. Her ne kadar ulusal birlik hükümeti kurulsa da başarı sağlanamadı. Filistin'in tamamında seçimi kazanan Hamas'a sadece Gazze'nin yönetimi kaldı.
Bugün El Fetih yeniden seçim istiyor. Hamas karşı çıkıyor. Çünkü olası seçimin demokratik olmasına imkan bulunmadığını savunuyor. Özellikle El Fetih idaresindeki Batı Şeria'da anti demokratik bir seçim ortamı olacağından eminler.

İsrail, El Fetih ile Hamas arasındaki gerginliği sık sık kaşıyor. Son olarak barış süreci başladı, Hamas masaya davet edilmedi.

Barış süreci devam ederken İsrail, işgal politikasından vazgeçmediği gibi işgali arttıran hamleler yaptı. Müzakerelerin ilk şartı İsrail'in 1967 savaşında işgal ettiği topraklardan çekilmesiydi. Ancak İsrail bu şarta "asla olmaz" yanıtını verdi. Üstelik Kudüs ve Batı Şeria'da yeni yerleşim inşaatlarına devam etti.

Yerleşimlerle birlikte esirler sorunu da ciddi bir sıkıntı. İsrail cezaevlerinde 5 bin esir var. Çoğu yargılanmadan içeri atıldı ve sonsuz kez uzatılan göz altı kararlarıyla hapiste tutuluyorlar. Üstelik işkence altındalar, aileleriyle görüştürülmüyorlar.

Mescid-i Aksa ve diğer önemli camiler işgal altında. İsrail El Halil kentindeki Halil İbrahim Camini 1994'teki katliamdan sonra ikiye böldü, yarısın sinagog olarak kullanıyor. Hamas lideri Halit Meşal, İslami Hareket lideri Şeyh Raed Salah'a göre bugün aynı tehlike Mescid-i Aksa için de geçerli. Yani Filistinliler, İsrail'in Mescid-i Aksa'yı bölerek Müslümanların ilk kıblesinin bir bölümünü Yahudilere tahsis edeceğini savunuyorlar.

Bölge karışık. Filistinlilerin üzerinde sadece İsrail'in değil Mısır'daki darbe yönetiminin baskısı da mevcut. Diğer yandan Suriye'deki iç savaşta muhaliflerin yanında yer alan Filistinlilerin, İran ve Hizbullah'la ilişkileri de kesildi. İran ve Hizbullah bugün tüm desteğini çekmiş durumda.

SON DAKİKA