Bugüne kadar tam 11 kez denenen ve hiçbir sonuç alınamayan Filistin-İsrail barış görüşmeleri Amerika'nın ısrarıyla yeniden start aldı. Arada çözümü mümkün görünmeyen sorunlar olmasına rağmen Amerika barış görüşmelerinde neden bu kadar ısrar ediyor?
BARIŞA KİMSE İNANMIYOR
Görüşmeler resmen başladı. Dünya medyası hem İsrail sokaklarında hem de Batı Şeria sokaklarında barışın nabzını tutuyor. Filistin tarafı da İsrail tarafı da barışa inanmıyor. Bunun birden fazla sebebi var.
KABUL EDİLEMEZ ŞARTLAR
İsrail, Filistin'in şartlarına 'hayır' diyor. Nedir bunlar? Mesela 67 sınırlarına dönülmesi. Yani 1967'de Haziran ayından önceki sınırlara dönülmesi. Bu ne demek oluyor? Kudüs'ün Filistin'in başkenti olacağı anlamına geliyor. Oysa İsrail 67'de Kudüs'ü işgal etti, son 30 yıldır da Kudüs'ü tek taraflı kendi başkenti ilan etti. Bu durumda 67 sınırlarına İsrail'in 'evet' demesi imkansız.
Bununla birlikte esir konusu var. Cezaevlerindeki işkence ve insanlık dışı uygulamalar belki çözülebilir. Ama ilk etapta serbest bırakılması gereken esir sayısı 350'yken İsrail sadece 104 esirin serbest kalmasını kabul etti.
1948 ve 1967'deki işgallerde yüzbinlerce Filistinli evinden oldu. Onların terk ettiği topraklarda bugün İsrailliler yaşıyor. Filistin'in şartlarından biri de bugün Suriye, Lübnan, Ürdün ve Gazze'de mülteci olarak yaşayan Filistinlilere eve dönüş hakkı verilmesi. Bu ne anlama geliyor? 5 milyon Filistinlinin İsrail kentlerine gelip, 65 yıl önceki evlerine yerleşmesi demek. İsrail bu teklife direk 'ret' yanıtı veriyor.
HAMAS'IN SÜREÇ DIŞI KALMASI
Hamas Gazze'de 2 milyon Filistinlinin hükümeti konumunda. Yani 2 milyon Filistinliden sorumlu ancak barış masasında Hamas yok. Önceki görüşmelerde de Hamas olmuyordu. Bu nedenle El Fetih, İsrail ile hangi kararı alırsa alsın, 2 milyon Filistinli üzerinde hiçbir hükmü olmayan Mahmut Abbas'ın alacağı bu kararlar, barış sürecini en baştan itibaren yarım bırakacaktır.
AMAÇ HAMAS'I DEVİRMEK Mİ?
Mısır'daki darbenin ardından Hamas İhvan'la ilişkilendirildi. Sırf bu nedenle Refah sınırı kapatıldı. Sisi yönetimi, Hamas'ı saldırıya zorlayarak İhvan'ı karalama peşinde. Bu oyuna alet olmak istemeyen Hamas sessiz kalıyor. Ancak onlar sustukça, Filistin içindeki Hamas karşıtı gruplar harekete geçmeye devam ediyor. Bunun son örneğini Gazze'de ortaya çıkan ve Hamas'a "iktidarı 11 Kasım'a kadar bırak" çağrısı yapan isyancı grupla gördük. İsyancıların Batı Şeria kaynaklı El Fetih üyesi oldukları öğrenildi. Bu ortamda Mısır'da darbe yönetiminin, diğer tarafta İsrail'in ve Batı Şeria'da Abbas idaresindeki El Fetih'in Hamas'ı tasfiye politikası izlediklerini söyleyebiliriz.
EL FETİH-İSRAİL İLİŞKİSİ
İsrail'de çok konuşulan bir konu var. El Fetih yöneticileriyle İsrailli eski görevliler arasındaki kirli ilişkilerden bahsediliyor. İsrail'deki bazı medyaya göre bu ilişkiler yumağı iki tarafa çok ciddi ticari imkanlar sağlıyor bu nedenle barış ortamı kimsenin işine gelmiyor.
O ZAMAN ABD NEYİ HEDEFLİYOR?
Sorunlar ortada. Bunlar çözülmeden Filistin adına sağlıklı bir barış kararı almanın imkanı yok. O halde Amerika'nın ısrarı neden?
Arap Baharı Amerika ve Batı'nın kontrol edemediği bir şekilde başladı. Ancak süreç kontrolden çıkmadan dışardan müdahale ile bu hale getirildi. Kim ne derse desin Amerika bu süreçte Ortadoğu arenasında prestij kaybına uğradığını biliyor. Ve bu kaybettiği prestiji geri kazanmak için acil hamleler yapıyor. Mısır'daki darbeyi organize edip sessiz kalmak da bunun bir parçasıydı.
Bu barış olmaz. Bunu Amerika da iyi biliyor. Ancak ısrar ediyor. Çünkü barış olmasa bile bu süreçteki liderlik rolü Amerika'ya kaybettiklerini geri kazandırabilecek. Barış olursa zaten Arap Baharı süreci tamamlanmış olacak. Çünkü Ortadoğu'da savaşlar da barışlar da Filistin'den geçer. Filistin meselesi Ortadoğu'nun kalbidir. Bugün Filistin sorunu biterse, Suriye'deki savaş da biter, Mısır'daki siyasi kriz de.