Mısır'da ordu darbe sürecinin başından bu yana muhaliflerle Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi arasında denge unsurlarını gözeten bir tutum sergiledi. Bu durum önce "Ordu darbe istemiyor" ardından da "Mısır'da iç savaş çıkmaz, ordu buna müsaade etmez" algısını doğurdu.
Ancak ordu darbe de yaptı katliam da.
Mısır Ordusu darbe öncesi iktidarın gizli sahibiydi. Her ülkedeki gibi iktidar-medya-sermaye üçgeninden ikisi Ordunun elindeydi. Bu durum Mübarek dönemi sonrası 1,5 yıl süren askeri idare sürecinde de sonrasında yapılan sivil iktidara geçiş döneminde de değişmedi.
Belki de bu neden, ordunun darbeye yani askeri yönetime ihtiyacı olmadığı yönünde yorumları beraberinde getirdi.
Mısır'ın ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammet Mursi'ye yapılan darbe ve sonrasında yaşananlar ise bambaşka bir tabloyu ortaya çıkardı.
Sabah namazı katliamıyla birlikte ülkede iç savaş ihtimali kuvvetlendi. Bunun yanı sıra Müslüman Kardeşlere destek de arttı. Selefiler ve Nur Partisi darbe sonrası meydanlara çıkıp Mursi'yi desteklemişti. Ancak ordunun yol haritasında da görev üstlenmişlerdi. Katliam sonrası en sert tepki onlardan geldi, görüşme sürecinden çekildiklerini açıkladılar.
Şimdi Mısır'daki kutuplaşma iyice belirginleşti. Tarafsız kimse kalmadı. Bir yanda darbeciler ve destekçileri diğer yanda darbe mağdurlarıyla onlara destek verenler.
İç savaş çıkar mı sorusu hala net yanıt bulamaz. Bu katliam ordunun iç savaşa davetiye çıkardığını gösterse de karşı tarafta yani Müslüman Kardeşler cephesinde silahlı ve şiddet içeren bir grup olmadığından iki taraflı çatışma ortamının doğması provokasyonlara kalıyor.
Elbette bu saatten sonra provoke eylemler artarsa ki Mısır Devlet Televizyonu bunu körüklüyor (devlet televizyonu silahlı baltacı çetelerinin görüntülerini, Müslüman Kardeşler üyesi diye yayınlıyor) o taktirde çatışmalar alevlenir.
Peki neden? Ordu neden bi katliama girişti ve neden iç savaşa zemin hazırladı? Bunun talimatını nereden aldı? Bu soruyu Müslüman Kardeşler yöneticilerine sorduğumuzda yanıt Amerika ve Suudi Arabistan oluyor.
Onlara göre Amerika darbeyi destekledi, Suudi Arabistan ise direk hem darbe hem de Müslüman Kardeşlere yönelik katliamlar için orduya talimat verdi.
İhvan'ın iddiasına göre Suud yönetimi her ne pahasına olursa olsun Müslüman Kardeşlerin Ortadoğu'daki etkinliğine son vermeyi göze almış.