  |
|
Türk mucizesi konuşuluyor
Türkiye benim gibi girişimci, hayalperest birine heyecanını Türk gençliğiyle paylaşma imkanı verdi.
Bir rastlantı: Ben de iş hayatına bundan 22 yıl önce atıldım. Ve SABAH'la büyüdüm. İsviçre'den dönmüştüm. Çok küçük yaşta Türkiye'den uzaklaşmış ve yurt dışındaki olanaklara, hayatın akış biçimine ve bunların sağladığı konfora alışmış olmanın da etkisiyle Türkiye'deki bazı olgulara şaşkınlıkla bakmaktaydım. Sayın Turgut Özal henüz Başbakan olmuştu. İş adamlarımız o dönemde son derece kötümser, geleceklerini göremez durumda idiler. Bir öğlen babamla TÜSİ- AD'ın yemeğine katılmıştık, kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Keşke yanımda bir fotoğraf makinesi olsaydı ve o öğle ve sonrasını resimleyebilseydim diye çok düşünmüşümdür. Çünkü yemek sonrası manzara tümüyle değişmişti.
ÖZAL'IN MOTİVASYONU Çiçeği burnunda Başbakan Özal yaptığı konuşmada söyledikleriyle birkaç dakika öncesinin o endişe dolu insanlarını masalarından ayağa kaldırmıştı. Herkes Başbakan'ı ayakta coşkuyla alkışlamaya başlamıştı. Aslında yaptığı ya da söylediği, sadece, o günün Türkiye'sinde zaten olması gereken ama olamamış şeylerle ilgili kararların cesaretle alınmış olduğunu dile getirmekti. Türk parasını koruma kanunundaki değişiklikler, yurt dışına açılmak,dünyayla bütünleşme yoluna girmek, ithalat yapmak, ihracatı desteklemek, vatandaşlara kredi kartı vermek... Batı'da yıllardır varolan ama Türkiye için yepyeni kavramlar...
YENİLEKLER GETİRDİK O günler benim için ise, Vakkorama ile başlayan iş hayatım demekti. Türk gençliğinin, yeniliğe açık olması, yenilikleri çabuk benimseyebilmesi işimi kolaylaştırıyordu. Spor adına sadece futbolun konuşulduğu bir ülkede Vakkorama Gym ile aerobic 'çılgınlığı' başlamıştı. Hem de erkeklerle kadınların bir arada spor yapmasının pek düşünülemediği o zamanlarda. Sonra, karada, pupayelken, karting pisti ve uluslararası yarışları, skateboard, bmx, Şampiyonlar Şampiyonası ve aklıma gelmeyen birçokları birbirini izledi.
CEM HAKKO
|