Referandum kampanyası boyunca akıllarda kalan en mühim polemik, Başbakan Erdoğan ile TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner arasında yaşanan polemikti!
Yani, Erdoğan'ın, oyunun rengini açıklamak istemeyen TÜSİAD'a atfen kullandığı, "Bitaraf olan bertaraf olur" şeklindeki sözleriydi.
Daha o günlerde Başbakan'la yaşanan sert polemiğin TÜSİAD üyeleri arasında derin bir çatlağa sebep olduğu kulağıma fısıldanmıştı bazı dostlar tarafından, ama bir türlü kaleme almak nasip olmamıştı.
Duymuştum, özellikle Güler Sabancı'nın ülkenin demokratikleşmesi yolunda büyük bir adım olarak nitelediği anayasa değişikliği için gidilen oylamada TÜSİAD'ın sessiz kalışını içine sindiremediğini...
Ve hatta salt bu yüzden yakın arkadaşı olan Ümit Boyner'e tavır aldığını...
Peki nasıl oldu da her toplumsal olayda tek bir ses, tek bir yumruk olmayı ilke edinmiş olan TÜSİAD'da anayasa değişikliği konusunda bu keskin düşünce ayrılıkları yaşandı?
Mesela Kürt Açılımı'na start verildiği dönemleri hatırlayın...
Önce Cem Boyner açılım konusunda AKP Hükümeti'ni açık açık desteklediğini ilan etmiş ve net tavrını "Türklerle Kürtlerin kardeşlik mayası bozulmadan bu kavga bitmeli!" sözleri ile koymuştu.
Ancak bu açıklamalar muhalefet partileri ve milliyetçi cenahtan sert tepki alınca bu kez Güler Sabancı devreye girmiş ve kankası Boyner'e şu sözlerle destek atmıştı;
"Memleketimizin bu sorunuyla ilgili gereken noktalara halkımızın tümünün anlayacağı bir lisanda cesurca ve yapıcı analizler yapmış, öneriler getirmiştir. Hepimizin bu konuda çözüme katkısı olacak destekleri vermemiz gerekir."
Ha bir de aynı söyleşide anayasa değişikliği konusunda da şöyle bir mesaj vermişti Boyner: "Açılım kararının samimi olduğuna inanıyorum. Ancak bunun tek yolu önce Anayasa'yı değiştirmek, insan hak ve özgürlüklerini kısıtlamayan, ulusun demokratik Anayasa özlemini gidermektir."
Şimdi lütfen bu yazdıklarımı üst üste koyun.
Ve uzun uzun düşünün üzerinde.
Eminim siz de aynı soruyu soracaksınız kendi kendinize:
"Peki ne oldu?"
"Ne oldu da TÜSİAD'daki kankalar ayrı taraflara düştü referandumda?"
Anlatayım kısaca...
Açılımın başladığı zamanları ve en önemlisi Boyner'in destek veren söyleşisinin tarihini hatırlayın lütfen...
O tarihlerde CHP'nin başında kim vardı?
Deniz Baykal!
Peki göreve geldiği an itibarı ile yeni bir anayasa için nabız yoklayan Ümit Boyner'in tavır değişikliği ya da bitaraf olma yönünde meyil gösterdiği tarih ne zaman?
Bakınız arşivlere: Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin başına getirildiği zamanlar... Duyar gibiyim. İçinizden bazıları, "Ee ne alakası var?" diyorsunuz.
Bal gibi de var sevgili okurlarım. Ha biliyorum yine yalanlayacak! Tıpkı Mustafa Sarıgül'ün CHP'ye katılması yönünde Kılıçdaroğlu'na ilk kulisleri attıranın, Sarıgül'e parti kurdurtmayacağının teminatını verip, ondan sonra da aralarında köprü kuranın o olduğunu yazdığımda yalanladığı gibi...
Ama ben doğruluğundan adım gibi eminim!
Yakın arkadaşları Boynerleri, uzaktan akrabası da olan Kemal Kılıçdaroğlu'nun liderliği konusunda ikna eden, "Göreceksiniz Kemal Bey Türkiye'nin lideri olacak... Fark yaratacak! Ve referandumda ki sonuç AKP'nin hüsranı olacak!" sözleri ile etkisi altına alan kişinin yine o olduğunu biliyorum yani!
İlla ki merak ediyorsanız bu kişinin kim olduğunu...
Size son üç günün gazetelerine bir göz atmanızı tavsiye ederim o zaman!
Bakın bakalım.
Hangi gazete sürmanşetinden, Başbakan Erdoğan için, "Neden hep o kazanıyor?" diye sorup, cevaplarında da methiye üzerine methiye döşeniyor.
Vallahi hemen anlayacaksınız.
Yani Boynerleri dolayısıyla TÜSİAD'ı gümleten adamın kim olduğunu "şıp" diye kavrayacaksınız!