Önce üzerine vazife olmamasına rağmen MYK üyesi Gürsel Tekin, "Hata Genel Başkanımızda değil. Bizde" dedi. Ardından da yeni İl Başkanı Berhan Şimşek benzer bir açıklamada bulundu.
İkisinin de niyeti belliydi aslında...
Türkiye'nin ana muhalefet partisinin koskoca Genel Başkanı'nı halk önünde düştüğü komik durumdan en azından o suçu sahiplenerek kurtarmaktı.
Kurtarabildiklerini sanmıyorum.
Öyle ya da böyle tarih Kemal Bey'i ileride, "2010'da yapılan referandumda 70 il gezdi. Vatandaştan 'Hayır' yönünde oy kullanmalarını istedi. Ancak kendisi 'hayır' diyemedi" şeklinde anacaktır.
Gelelim işin aslına.
Yani Kılıçdaroğlu'nun oy kullanamamasına sebep olan süreçte neler yaşandığına. 8 Ağustos'ta gazetelerde Kılıçdaroğlu'nun geçici olarak ikamet ettiği Kâğıthane'den kaydının silindiği ve yeni bir kayıt yaptırmadığı için de oy kullanmayacağı yönünde haberler çıkıyor. Bu haberlerden yola çıkan partinin basın danışmanı Baki Özilhan durumu hemen Kılıçdaroğlu'na aktarıyor. O da son derece önemli bulduğu meseleyi ilk MYK'da gündeme getiriyor. Ancak Genel Sekreter Önder Sav, YSK'nın milletvekillerinin oy kullanması ile ilgili yaptığı değişiklikten bihaber, "Olur mu canım öyle şey! Siz bir milletvekilisiniz. Ve istediğiniz bölgede, şehirde ve hatta sandıkta oy kullanabilme hakkına sahipsiniz!" diyor. Ve meseleyi çözmesi için işi Şahin Mengü'ye havale ediyor. Mengü de, "Merak etmeyin. Hallederiz!" deyip kulağının üzerine yatıyor.;
Yatış o yatış işte.
Kemal Bey oy kullanımı ile ilgili sorunun çözüldüğünü sanıyor meydanlarda insanlara "Hayır" yönünde çağrı yaparken.
Ancak seçime 2 gün kala yani cuma akşamı aklına geliyor ve soruyor:
"Arkadaşlar ben nerede oy kullanacağım?"
Tam 12 saat sonra yani cumartesi akşamüzeri kendisine dönebiliyor partinin hafızası olduğu ve hukukuna sahip çıktığı iddia edilen Önder Sav; "Valla oy kullanamayacaksın maalesef! Arkadaşlar çözememişler meseleyi" diyor.
İşte o dakikadan sonra da Kılıçdaroğlu gömülüyor olduğu yere.
Ailesi adeta şok yaşayan Kılıçdaroğlu'nun kalp krizi geçirecek olması ihtimaline karşın bir saniye ayrılmıyor başından.
Pazar günü eşi ve çocukları sandığa gidiyor ama Kemal Kılıçdaroğlu evden dışarı adımını atmıyor. Perdeler çekik öylece oturuyor saatlerce. Eşini, çocuklarını tembihliyor; "Soran olursa eğer. 'İstanbul'da' deyin" diyor.
Ve ardından da ekliyor; "Keşke İstanbul'da kalsaydım. Bu olayı orada bitirseydim de hayatımı darmadağın eden şu genel başkanlık işine bulaşmasaydım!"