"Futbolumuzda neden seyre değer bir şey bırakmadık" sorusunu deşmeye devam ediyorum..
Gençlik günlerimi hatırlıyorum..
Ankara'dan İstanbul'a giderdik maç izlemeye.. Para yok. Cep delik, cepken delik. Gece treni ile ikinci mevki bilet.. Sabah, Haydarpaşa'dan vapurla Karaköy. Köprü'nün altında bizim kahvaltı büfesi var. Bir sıcak poğaça, yanında ayran.. İkisi 50 kuruş.. Ayakta.. Sonra Tünel'le Taksim.. Öğleye kadar vitrin bakma.. Öğlen, Beyoğlu Muhallebici'sinde tavuklu pilav.. 120 kuruş o da.. Yürüyerek İnönü Stadı'na inme.. Öğleden sonra maç.. Sonra gene Haydarpaşa.. Garda gene ayakta bir sandviç, bir ayran.. Gece treni.. Ankara.. Yani otel parası trene.. Tren de 20 lira falan.. Yani 50 liraya falan patlardı maç izlemek.. 50 lira büyük para haa.. Maaş 40 lira çünkü, gazetede.. Allahtan 175 lira burs alırdım Mekteb-i Mülkiye'den de, böyle hovardalık(!)lar mümkün olurdu.
O zaman bir maç için çektiklerimize, ıstıraba bakın.. Bir de bugünün o mükemmel statlarının boş tribünlerine..
Neden?.
Seyir keyfi kalmadı da ondan..
Futbolumuzda seyre değer bir şey bulmak, bir çuval keçiboynuzundan bal çıkarmaktan daha zor..
Hocaların günahını anlattım dün.. Baş hedefleri "Yenilmemek" olan egoist hocaları.. Futbol ölsün, seyirci kalmasın, yeter ki takımları yenilmesin de, bol keseden maaşlarını almaya devam etsinler.. Yüzde 80'i böyle..
Mesele "Yenilmemek" olunca, her şey mubah!.
Futbolcularına "Sahtekarlık" öğretenler var, inanın..
Puan almanın en kolay yolu, rakibi eksiltmek. Nasıl yapacaksın?. Kart görmesini sağlayarak..
En kolay yol, ikili mücadelede yüzünü tutarak kendini yere atmak.. Yüze vurmak en tehlikeli hareket ya.. Derhal kart cezası.. Bunu hepsi biliyor.. Adam yüzünü tutarak yere fırlatıyor kendini.. Yerde de üç tur dönüyor. Öylesi acı içinde yani.. Yani adama ambulans gerek.. Yavaş çekimde bakıyorsunuz, ikili mücadelede surata en küçük temas yok..
Amma velakin, bu sahtekarlığın cezası da yok. Oh keka!..
Yutturursan rakip on kişi kalır. Yutturamazsan, sorun yok. Sen bir daha, on daha denersin. Bu arada oyun durur, soğur, ölür, kimsenin umurunda değil..
Futbola ihanet çemberinin en büyük halkasında bu sahtekar futbolcular ki, yüzde 80'i öyle, onları teşvik eden, hatta tembihleyen hocalar (Aksi olsa, sahtekar futbolcusunu uyaran bir tek bir hoca görürdük) ve kendisini aldatmaya bu açık ve net teşebbüsü cezalandırmayan hakemler..
Tabii federasyon da var. O rezil ettikleri VAR sistemi içine "Hakem aldatmayı" da koysalar, adlarını burada artık tekrar etmeyeceğim, sahaya oynamak değil, adam attırmak için çıkan ve mesleklerine ve meslektaşlarına ihanet eden sahtekarlar meydanı o kadar boş bulurlar da, ikide birde suratlarını tutup denize dalar gibi çimlere uçarlar mı?.
"Ya VAR görürse.." korkusu bile bir ölçüde engeller bu büyük aktörleri..
Bu "Sahtekarlık" konusu da çok derin.. Derin çünkü benim gördüklerimi bütün medya, en başta da yayıncı kuruluş görüyor.. Ellerinde tonla malzeme var.. Ne programlar yapar, nasıl tertemiz ederler futbolumuzu.. Ama işlerine gelmiyor.. Kim uğraşacak?.
Ulan düşen sizin reytingleriniz gerzekler..
Sahtekarlık konusuna devam edeceğim.. Edeceğim ki, Avrupa'ya ya da İkinci Kümeye gidecek takımları futbol belirlesin.. Hakemi en iyi aldatanlar değil!.