Yani hemen alın ve harika bir hafta sonu geçirin, o kadar güzel Atilla'nın son kitabı, "Bir Ömürden Seçilmiş Tablolar!."
Atilla Dorsay'dan söz ediyorum.. Delice bir "Emek" protestosu için şövalyelik yapmış "Kapatırlarsa, ben de kalemi bırakırım" demişti o zamanlar Sabah'ta harika, kültür, sanat ve metropol yazıları yazan sevgili dostum..
Emek, eskisinden daha mükemmel, daha işlevsel açıldı. Taksim'in simgesi oldu.. Atilla hatta o "Adım atmam" dediği Emek'e geldi. Bayıldı.. "Yanılmışım" dedi ama..
Aması biz, yüz binler, milyonlar Atilla'nın yazılarından mahrum kaldık.. Hem de nelerden mahrum kaldığımızı, iki gündür elimden düşmeyen "Bir Ömürden Seçilmiş Tablolar" adlı muhteşem kitabı kanıtlıyor..
Tüm hayatından seçilmiş tablolar bunlar.. Ama bu ne seçimdir?.. Nasıl bir anlatımdır..
Mussogorgsky'nin "Bir Sergiden Tabloları" nasıl bir musiki baş yapıtı ise, bu da bir yaşamdan seçilmiş tabloların bir yazımsal anıtı..
Hayır.. Tarihsel sıra ile okumanıza gerek yok.. Rastgele bir sayfa açın.. Fal tutar gibi..
Anılarını ara başlıklarla ayırmış ya Atila.. Bakın gene yanlış yazdım.. Yahu bu Atila en belalı isimdir Türkçemizde..
Atilla diye yazılır.. Attila diye yazılır. Bir l, bir t farkı insanı idama götürür yahu.. Bir de kendinizi düşünün, adınız durmadan yanlış yazılıyor, söyleniyorsa..
Dorsay'ın Atillası, tek t, çift l ile. Oysa bizim Kaptan'ın yani şair Attila İlhan'ınki tam tersi, çift t, tek l!..
Neyse.. Açtınız bir sayfa.. Ara başlık.. "İlk hırsızlığım.."
Yahu bizim Atilla, gençlik yıllarında Paris'te bit pazarından plak yürütmüş onu anlatıyor, iyi mi?. Samimiyete bakar mısınız?. "Ben şöyle harika, böyle mükemmeldim" falan değil.. Her şeyi yazıyor.. Bit pazarından plak yürütürken yakalanması dahil.. Dahası.. Hollanda'da, katıldığı bir gençlik partisinde bakmış herkes duman altı.. Atilla da denemiş.. Merak, gazeteci merakı ya, tatmış işte. "Tövbe" demiş, o gün, bugün..
Ben daha evvel tatmıştım. Onu hatırladım, okurken.. Daha sonra Cumhuriyet'te buluştuğumuz ortak dostumuz Baba Oktay (Kurtböke/ Işıklar içinde yatıyor) Ankara'da bizim Öncü gazetesinde.. Pipo meraklısı.. Harika pipoları ve tütünleri var. Akşam üzeri gazeteye geldim. Baktım masamda bir dolu pipo.. Oktay "Sana da hazırladım. Hadi karşılıklı içelim" dedi.. İlk defa pipo içiyorum.. İki nefes.. Sonra bir gözümü açtım, gece yarısı saat 3 falan.. Başımı masaya dayamış, öyle sızmışım. Millet tepemde toplanmış kahkahalarla gülüyor..
Meğer o gün polis bir esrar satıcısını basmış.. Bizim polis muhabiri Necdet de onlarla.. Gazeteye getirip göstermek için bir plaka almış, arkadaşı polislerden.. Oktay da bir tutamla tütünü karıştırıp pipoyu doldurmuş, millete de haber vermiş, "Hıncal'a esrar içireceğim, gelin bakın" diye.. Baktılar tabii.. Günlerce, aylarca da güldüler..
"İlk ve son uyuşturucu tüketimim" diye başlık çıkarsa açtığınız sayfada okumaz mısınız?. "Ya ilk bel soğukluğum"u..
Ben hınzırlık ettim, en hınzır anıları seçtim. Ama "Bir Ömürden Seçilmiş Tablolar'ın hepsi güzel.. Hepsi harika.. Hepsi olağanüstü.. Çünkü hepsi ilginç. Hepsi öyle güzel anlatılmış ki..
Alın kitabı.. Başınızın ucuna koyun.. Her boş kaldıkça, ya da yatarken, rastgele bir sayfa açın.. Okumaz, okur da memnun kalmazsanız, inanın size parasını ödemeye hazırım. Son yıllarda bu kadar lezzetle okuduğum bir kitap daha olmadı..
Elime aldım mı, bırakmak gelmiyor içimden de kendimi zorluyorum..
"Bırak Hıncal, bırak ki, başka zaman da okuyacak sayfalar kalsın" diye..
"Bir Ömürden Seçilmiş Sayfalar" Atilla'nın gazete yazarlığını bırakması ile, en başta Sabah'ın ve tüm gazete okurlarının neler kaybettiğini kanıtlayacak bir kitap!.
Bakın az daha unutuyordum. Kitabın arasında kuşe kağıda basılmış parlak sayfalar var. Onlarda da size de çok şey hatırlatacak fotoğraflar..
Alın.. Mutlak alın!..