Kardeşim Yasin,
Seni unutulmuşluktan alıp, Galatasaray'ı şampiyonluğa götüren yolu açan oyun düzeninin baş rolüne oturtan Hamza Hoca, aranızda ne olduysa bilmiyorum, aniden seni sevmez oldu. Seni bitirmek istedi. İlk taktiği, senin kendine ve kenara güvenini sıfırlamak oldu..
En iyi oynadığın maçlarda oyundan alması, "En değerli futbolcu" seçildiğin maçtan sonra bile ilk on bire koymaması, kötü oynadığın maçlarda ise adeta seyirciye ıslıklatmak için sonuna kadar sahada tutması bundandı.
Sen de ondan hoşlanmıyorsun. Vücut dilin söylüyor, görüyoruz..
Ama yanlışa düşüyorsun. Hırsının verdiği yanlışa.. Oyuna girdiğin zaman, Hamza'ya ve tribünlere bir şey ispatlamak, bir mesaj vermek istiyorsun..
"Bu adamın kimi oynatmadığını görün.."
Bu da seni, egoist ve riskli oynatmaya sevk ediyor. Çok rahat pas verebileceğin pozisyonlarda bile, topla üç kişinin arasına dalıp kaptırıyor ve takımına kontratak yediriyorsun.
Topla üç kişinin arasına da girilir. Civarda pas verecek arkadaşın yoksa.. Ya da oradan çıkarsan gol olacaksa.. Bunun adı "Bireysel Taktik"tir. Türkiye'de olmayan ve öğretilmeyen şey. Bu tuzağa düşme Yasin!..
Kimseye bir şey kanıtlamaya ihtiyacın yok. Sen bugün bu ülkenin en iyi kanat oyuncususun.. Milli takımdakiler dahil.. Yolunu, ancak kendin kesersin, bu "İspatlama kafası" ile gidersen.
Çık, futbolun gereğini oyna.. Gereğinde basit, gereğinde zorlayarak..
Sonra da Arda'nın yaptığını yap Yasin!..
Git!..
Sana inanmayan ve senin inanmadığın Hoca ile Galatasaray'da sonun çöplük olur.. Git.. Hatta ara transferde git.. Bırak o Emre Çolak'ı ile oynasın, keyfince..
Sevgiler..