Dün öğle üzeri gazeteden çıktım. Her günkü gibi aşağı doğru yürüdük, yardımcım Muhammed'le.. Ercan, karşıda bekliyor, arabasıyla. Kavşakta yaya geçidinde yeşilin bize yanmasını bekledik. Yandı.. Yürürken, arkamızdan haykırışlar geldi. Döndüm.. Duran bir arabanın etrafında bir kaç kişi.. Şoför kapıyı açtı. İndi. Dışardakiler etrafını sardı.. Bir kavga başladı. Etraftan koşuşmalar falan.. Yol trafiğe açılacak. Karşıya doğru hızlandım. Geçtim.. Az sonra Muhammed yanıma geldi.
"Ne oldu" dedim..
"Tinerciler Hıncal Bey" dedi. "Bu köşe onların yeni karargahları.. Kırmızı bekleyip duran arabalara saldırıyor ve tiner parası istiyorlar. Para alamadıkları arabayı tekmeleyince, sürücü dışarı fırlamış.. Adamı bıçaklamışlar. Etraftan yetişenler, köşedeki kahveye götürdüler.."
Düşünebiliyor musunuz?.
Sahneyi düşünebiliyor musunuz?.
Barbaros Bulvarı.. Balmumcu.. İstanbul'un en yoğun kavşağı, en merkez yeri.. Ve de orda Sabah gazetesi var.. atv var..
..Ve orda kamp kurmuş, trafiğin her duruşunda caddenin içine dalıp arabalardan para dilenen tinerciler kampı var..
Ne yok?.
Polis!..
Yahu orası, her şeyi geçin Sabah gazetesi.. Kritik yerlerden biri.. Polisin göz kulak olması gereken yerlerin başında geliyor.
Ama tek polis yok.. Evvelden vardı.. Bu son Vali ve Emniyet Müdürü zamanında kaldırıldı.
Yahu orası, İstanbul'un en yoğun kavşaklarından biri. En azından bir trafik ekibi olmalı..
Eskiden iki ekip vardı, biri aşağıda biri yukarıda. Ekipler kalktı. Bizim geçidin orda duran bir polise indi.. Amma velakin, hem de Valilikten gelen yeni Emniyet Müdürü onu da kaldırttı.
Ben durmadan yazıyor ve eleştiriyorum ya.. Aklınca ceza verdi herhalde..
İşte bu kent bu kafalarla yönetiliyor, aylardır Sevgili Okurlar..
Sabah gazetesinin önünde tinerci kampı kurulmuş.. İstanbul Emniyet Müdürü'nün, İstanbul Valisi'nin umurunda değil.
Onların iki görevleri var. Ankara'dan önemli kişiler geldiğinde onları karşılamak, yığınla eskortla korumak, yollarını açmak, sonra da uğurlamak.. Bir!.
İkincisi de, 1 Mayıs'ta Taksim'e kimse gitmesin diye, İstanbul halkına ilan edilmemiş bir Sıkıyönetim Sokağa çıkma yasağı uygulamak için 35 bin polisi seferber etmek..
Taksim'i 35 bin polisle koruyup, Sabah gibi fevkalade kritik, hatta stratejik bir binaya bir, tek bir polisi bile fazla görmek, "Yöneticilik" mi oluyor şimdi?.
Herkes yutar, ben yutmam.. Çünkü ben, Mekteb-i Mülkiye'de "İl İdaresi" okudum. Çünkü ben, bu ülkeye vali olmak üzere yetiştirildim.
Valilerin tüm görev ve yetkilerini bilirim.
Onun için işte, bugün artık "Yeni Türkiye" istiyorum ki, "Yeni İstanbul"umuz da olsun.
Bu kentte eleştiri yazmanın yararına da inanmıyorum. En ağırını yazdım.. "İstanbul sahipsiz" dedim.
İstanbul hala sahipsiz..
Yeni Türkiye kurulur, yeni İstanbul'a, yeni Vali, yeni Emniyet Müdürü atanırsa, yeniden umutlanabiliriz ancak..
İşte en önce de onun için "Yeni Türkiye" istiyorum!..