Sevgili Mevlüt (Tezel) sezon açılırken, Bodrum'u yazmış.. "Karar ver Bodrum: Lahmacun mu, Kate Moss mu" diyor..
Efendim Bodrum'da lahmacun + ayran fiyatları 80 liraya çıkmış, onu yazıyor ya gazeteler.. "Bize lahmacun fiyatları değil, Kate Moss, Naomi Campell ve Kelly Brooks gibi ünlülerin Bodrum'a sık sık gelmesi lazım" diyor..
1994'e döndürdü beni Mevlut..
Dünya Kupası için Los Angeles'teyim.. Kazım Baba (Nurlar içinde yatıyor, biliyorum) beni her gece alıyor, kentin bir güzel yerine götürüyor. Bir ünlü lokantada yemek yiyoruz..
Gene bir gece gittik. Bu defaki en ünlü.. En pahalı.. Her masa da dolu..
Yedik.. Lezzet iyi, ama fiyatlar roket..
"Yahu Kazım Baba" dedim.. "En az on lokantada yemek yedik bugüne dek.. Hepsinin yemekleri güzel.. Hepsi pırıl.. O zaman bu niye böyle on misli pahalı?."
Kazım Baba "Sağına bak" dedi.. Baktım.. Tanımadığım biri.. "Kim o" dedim.. "Kaliforniya valisi" dedi.. Solu işaret etti. Baktım.. Robert de Niro.. "Öte köşeye bak" dedi. Baktım.. Raquel Welch..
"İşte on misli fiyat bunlardan" dedi.. "Amerika'da parayı komşulara ödersin, sana satılana değil.. Evler de öyledir. Bedeli, evin malzemesi, mimarisi, metre karesi değil, komşuları belirler.. Yemeğin fiyatını da, masalarda oturanlar."
Deniz kenarında şezlonga uzandığında, yan şezlongda Kate Moss'u görmek istiyorsan Mevlut, lahmacuna 80 lira vereceksin.
Yok eğer, beni görmek istiyorsan, Ortaköy'de Bedri Usta'ya gel.. Lahmacun 5 lira!. Hem de on kat daha lezzetli..