"Dünle beraber
Gitti cancağızım
Şimdi yeni bir şeyler
Söylemek lazım
Ne kadar söz varsa
Düne ait
Şimdi yeni bir şeyler
Söylemek lazım.."
Mevlana'nın bir deyişinden ilham bu sözleri, "Yeniliğe Doğru" şarkısı ile milletin ezberine yazan Sezen Aksu'dur, yıllardır.
Dün Mehmet Barlas, çok sert, çok kırıcı geçen bir kampanyanın ardından gerçekleşen bir seçim sonrası söylenebileceklerin en güzeli, en doğrusu, en anlamlısıyla girmiş yazısına..
"Seçmen kararını verdiğine ve bu kararı ilgili ilgisiz herkes öğrendiğine göre, 7 Haziran genel seçimleri de, seçim kampanyası döneminde söylenenler de artık düne aittir... Şimdi yeni şeyler söylemenin ve yarına dönük yaşamanın zamanıdır."
Bu satırların altına imzamı atarım.
Seçim sonucu Meclis'e giren 4 parti için özellikle, yepyeni bir gün başlamıştır. Bu başlangıcı bir "Beyaz Sayfa" açarak yapmak, bu ülkenin geleceğini aydınlatır. Bu ülke insanın da hakkıdır.
Peki ne diye başlıyor, Barlas'ın kendisi, "Artık yeni şeyler söylemek lazım" dediği güne..
"Her yeni gün Türk halkının önünde açılan bir ufuktur."
İşte olması gereken bunu anlayabilmek..
Tüm siyasal parti liderleri ve yöneticileri, 2015 seçimlerinin ertesi günü, 8 Haziran sabahı Türkiye'de güneşin yeni bir ufukta doğduğunu görmek, dün söylediklerini ve kendilerine söylenenleri unutarak tüm eylem ve söylemlerini "Yeni Ufku" başlangıç kabul ederek gerçekleştirmek durumunda, hatta zorundadırlar. Demokrasiye yürekten inanmak, inandığını göstermek ancak, sandık sonuçlarını sindirebildiğini göstermekle olur.
Mehmet Barlas'ın son satırı da o zaten..
"Halkın sesi gerçekten hakkın sesidir..."
Mehmet Barlas çok yakın dostum.. Yıllarca Cumhuriyet'te beraber yazdık. İsmail Cem TRT Genel Müdürü olup, Barlas'ı Haber Dairesi Başkanı atayınca, her pazartesi Cumhuriyet'e bir televizyon sayfası hazırladığım için, kişisel olarak da sık buluşur olduk. Yakın dostluğumuz o yıllarda başladı.. O Antepli, ben Kilisli olduğumuz için hemşeriydik de. Sonra bir daha ayni gazetede buluştuk. Sabah'ta..
Fikirlerimiz, Cumhuriyet'te de, Sabah'ta da pek uyuşmadı.. Şart da değildi zaten, dost olmamız için..
Sevgili dostumla inanın ilk defa bu kadar ortak düşünüyorum. Bu yüzden "Yeni bir ufkun açıldığı" günde yazıma, onun sözlerine imza atarak başlıyorum.
"Halkın sesi gerçekten hakkın sesidir..."
Peki halkın sesi, kime ne demiştir?.
Ben gece saat ona doğru, sonuçlar üç aşağı beş yukarı belli olunca, etrafımdakilere sandığın kime ve ne mesaj verdiğini "Bence" diyerek tabii, naklettim..
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslendi halk ve dedi ki..
"Sayın Erdoğan, hemen danışmanlarını değiştir."
Kampanyayı, 12 Eylül Anayasasını değiştirebilecek güce sahip "400 milletvekili istiyorum" diye açan Cumhurbaşkanı parti adı söylemedi ama, Süleyman Demirel "Gözlerime bakın ne demek istediğimi anlarsanız" lafını siyasi edebiyatımıza armağan ettiğinden beri, söylemesine de gerek yoktu.
Erdoğan, Anayasayı değiştirecek 400'ü de, referanduma götürecek 330'u da bulamadı.
Bulabilir miydi?.
Evet!..
İnancım odur ki, Cumhurbaşkanı, yanlış danışmanların kurbanı oldu.
Ayrıntılarına zamanı ve yeri girince gireriz.
Bugün özet söyleyeyim..
Erdoğan'a en yakın kişiler, mesela Yalçın Akdoğan ve Yiğit Bulut değil de, Bülent Arınç ve Cemil Çiçek olsaydı mesela..
Kendileri için hırslı, kendileri için ihtiraslı, kendileri için fevkalade beklentili kişiler yerine, "Ununu elemiş, eleğini asmış, kişisel beklentilerini sıfırlamış 'Akil adamlar'dan seçseydi danışmanlarını, olur olmaz herkesin "Biz kazandık" dediği bu seçimin tek galibi olurdu.
Yeni Türkiye özleminin ilk adımı, bu "Yeni Gün"de Sezen Aksu'nun "Yeniliğe Doğru" şarkısını özümleyerek dinlemek olmalıdır..
Sonra da hep birlikte söylemek!.
"Dünle beraber
Gitti cancağızım
Şimdi yeni bir şeyler
Söylemek lazım
Ne kadar söz varsa
Düne ait
Şimdi yeni bir şeyler
Söylemek lazım.."
