"GÜLÜNCE gözlerinin içi gülüyor" sanki Emoş için yazılmıştı.. Bu şarkıyı söylerken, tam şarkıdaki gibi öyle güzel gülerdi ki, gözleri ile, kendimizi ondan alamazdık. Emoş, Emel Sayın yani.. Nasıl bir dostluğumuz vardır.. En derin sırları paylaşmasına.. Gazinoların gazino olduğu günlerde, Ankara'da çalıştığında Holly ile hemen her gün buluşurduk.. Bizim evde ya da Emoş'un kaldığı Marmara Oteli'nde.. İstanbul, İzmir'de denk gelirsek muhakkak geceyi Emoş'un gazinosunda geçirirdik.. Hem de aile dostuyduk yani.. Sonra ikisi de Amerika'ya gitti. Holly beni boşadı, gitti.. Emoş bir esrarengiz Amerikalı ile evlendi, gitti. Adam Emoş'u Florida'da bir eve bırakmış. Yılın dörtte üçü, Lübnan'da falan.. Tek kelime İngilizce bilmeyen Emoş, Amerika'da tek başına.. Yapayalnız. Halini düşünebiliyor musunuz?.. Bunalım ve özlem bir arada.. Bir gün Emel'den bir kart aldım.. Çok sevdiğim iki şarkı vardı.. Bilirdi Emoş.. Ve ben eğer gazinoda isem, repertuarı değiştirir, onları söylerdi mutlak.. Kartta bu şarkılardan ilkinin sözleri vardı: "Şarkımı senin için yazdığımı bilseydin Dünyanın bir ucundan kalkıp bana gelseydin. Benim gibi özlesen benim gibi sevseydin Dünyanın bir ucundan kalkıp bana gelseydin.." Kalkıp Amerika'ya gidemedim. Oturdum cevabı yazıp yolladım.. Öteki şarkının sözleriydi bunlar.. "Bu kadar yürekten çağırma beni Bir gece ansızın gelebilirim. Beni bekliyorsan, uyumamışsan, Sevinçten kapında ölebilirim.."
***
Bu iki şarkının bestecisi idi, İrfan Özbakır.. "Gülünce gözlerinin" de.. Ölmüş.. En güzel Türk şarkılarının sahibi İrfan, sessiz sedasız, tek sütun haber olarak, "Bir garip ölmüş diyerek, üç günden sonra duyarak" ölmüş.. Başımız sağolsun, Emoş..