Yeğen Ömer'in nişanına gitmek üzere hazırlanıyoruz.. En küçük kardeş Kemal'in evinde.. Kemal'in kızı Zeynep, ailenin dünya güzeli.. Harika bir genç kız.. Ve de özgür.. Ne kadar özgür.. Zeynep giyinip geliyor.. Kemal kafa sallıyor.. "Olmaz.." Zeynep ağlamaklı.. Yeniden giyiniyor.. "Olmaz.." Niye olmaz.. Göbeği görünüyor da ondan.. Etek düşük.. Gömlek kısa çünkü.. Müdahale edeceğim.. "Yahu bilader, moda böyle, bütün genç kızlar böyle giyiniyor. Kırma kızın hevesini.." Ama aile bütünlüğüne müdahale edebilir miyim?. Aile reisinin otoritesini kırıp İstanbul'a döneceğim. Onlar kalacaklar.. Falan filan.. Sonuçta susmak daha doğru olur kararına varıyorum.. Bu arada Kemal kararının gerekçesini açıklıyor.. "Benim yanımda böyle giyinmesin, kendi başına iken ne yaparsa yapsın.." Özgür Zeynep yapıyor zaten. Bu yaz bir ay bende kaldı.. Bildiği gibi giyindi.. Şimdi, Serpil'in giyimine de babam çok müdahale ederdi.. Sonunda bir gece oturdum babamın karşısına herkes yattıktan sonra.. "Kızına güvenmiyorsan, ona verdiğin terbiyeden şüphen var demektir baba" diyerek.. "Benim kızıma güvenim tam" diye açmazdan sıyrıldı.. "Konu komşu ne der?.. Benim endişem bu.." "Konu komşu ne der diye öz kızını bunalıma sokma hakkın var mı baba.. Kolej'de okuyor. Bütün arkadaşları son moda giyiniyor.. Serpil de özeniyor, istiyor tabii.." Babalar, yani en demokrat babalar böyle oluyor demek.. Göz görmeyince gönül katlanır, hani.. "Benim önümde giyinmesin de.." "Konu komşuyu konuşturmasın da.." Vallahi mesele karışık..
***
Büyükelçi Çernişev'den demeç alırken önünde çömelen televizyon muhabiri kızın g-string külotu görünmüş, Hürriyet'in harika foto muhabiri de bu müthiş haber fırsatını kaçırmamış, deklanşöre basmıştı. Hürriyet resmi yayınladı ve kıyamet koptu. İşin gazetecilik yanını dün yazdık.. Resmi yayınlanan muhabir kız "Şimdi anne ve babama ne derim" demiş.. Yani sorun her yerde ayni.. Ben istediğim gibi giyineyim, ama annem, babam görmesin.. Yani o pozu Çernişev'in, onlarca kameranın önünde vermekten çekinmiyor. Korkusu anne babası.. Genç kızların en sevdikleri, en hoşlandıkları kıyafetlerini anne ve babalarının yanında giyme hakları yok mu?. Onları böyle görmek şansı sadece üçüncü şahıslara, mesela sevgililere mi ait olmalı.. Şimdi Kemal der ki "Sen kız babası değilsin, bilmezsin, anlamazsın.." Bekara karı boşaması kolay.. Ama ben kendi kızım olsa da böyle davranırdım gibi geliyor.. O kızı ben eğitmişsem eğer, zerre korkmadan, alınmadan.. Hele ele "El ne der" lafını aklıma dahi getirmeden.. Önemli olan ben ve kızım.. Önemli olan kızımın mutluluğu.. Tekrar ediyorum. Benim eğittiğim, terbiyesini benim verdiğim ve sapına kadar güvendiğim kızımın.. Elin canı cehenneme..