Twente önemli bir yıldız oyuncusu olmasa da ekol sahibi, çok koşan bir takım… Geçen sene kaybettikleri eşleşmenin de hırsıyla maça tempolu bir baskıyla başladılar. Fenerbahçe akıllı bir taktikle kontrollü oynayıp, alan daraltıp oyunu tutuyordu. Rakibin hücum girişimlerini mümkün olduğunca tesirsiz hale getirdiler. Bu arada da kısa süreler içinde önce En-Nesyri, sonra Oosterwolde ile iki pozisyona girildi. Birini kaleci kurtardı biri direğe çarptı. Sonra basit bir gol yendi. Devre bu şekilde bitti. İkinci yarıda işler artkı zordu. Mecburen risk alınacak ya da koşan rakip için avantajlı bir ortam oluşacaktı. Öyle de oldu. Ciddi tehlikeler atlatılırken geride alan daraltan rakip karşısında pozisyon da bulunamıyordu. Ama Amrabat'ın nefis pasında Tadic iyi hareketlenerek güzel bir gole imza attı. Bu golden sonra Fenerbahçe aynı oyunla devam etmeye çalışırken yine açıklar verdi. Kısa sürede Mourinho çok doğru iki kararla rakibin hızını kesen hamleleri yaptı. Fenerbahçe daha rahat oynamaya başladı. Savunmada güvenliydi. Sonuçta da çok önemli bir puan kazanıldı. Bu puandaki bana göre birinci katkı kaleci Livakovic'indi. Geri dörtü iyi mücadele etti. Amrabat tam hazır olmasa da gerçekten çok usta ve soğukkanlı bir oyuncu. Szymanski istekliydi ama dağınıklığını gideremiyor. Avrupa kulvarında 4 takımımız sık sık gündeme getirdiğim konuyu belgeledi; en vasat veya vasat altı Avrupa takımlarının tümü fizik kondisyon olarak bizden çok daha üstünler.