Fenerbahçe ilk 20 dakikada Saint Gilloise fırtınasına tutuldu. Müthiş bir tempo ve hızlı hücumlarla bu bölümde sürekli F.Bahçe'nin üstüne gittiler. Hatta ilk dakika dolmadan az kalsın gol atıyorlardı. F.Bahçe pas yapamıyor, rakibi karşılayamıyor, ileri çıkamıyordu. Oyunu 2 kurtarışla Livakovic tuttu. Sonra takım kendine geldi. Futbolcular anladı ki fizik olarak sahaya bir enerji yansıtmazsak iş kötüye gidiyor. Çağlar'ın attığı gol de moral getirdi. Bu şekilde devre tamamlandı. İkinci yarı da kontrol F.Bahçe'deydi. Rakip 10 kişi kaldıktan kısa süre sonra ikinci gol de gelince F.Bahçe çok rahatladı. Maç o dakikada bitmişti. Ama konsantrasyonunu kaybederseniz hiç beklenmedik anda sürprizlerle karşılaşırsınız. Osayi gereksiz bir penaltıya sebep olunca ikinci sarıdan, kırmızı kart gördü. Livakovic penaltıyı kurtardı. Ama F.Bahçe o morale rağmen gol yedi. Neyse ki maç 3 puanla tamamlandı.
Gelelim genel gözlemlerime; Amrabat, iyi tanıdığım bir oyuncu. Çok deneyimli, yer tutmasını bilen, iyi top kullanan önemli bir ön liberodur. Dün takıma da yavaş yavaş ısındığını göndüm. Oosterwolde belli bir istikrarı olan bir oyuncu. Ancak Fred'de ciddi bir düşüş var. En-Nesyri, F.Bahçe için çok önemli bir santrafor. Fizik olarak hazır olmamasına rağmen bütün pozisyonların içindeydi. Rakibine kırmızı kart görmesini sağlayarak görevini tamamladı. Mourinho, En-Nesyri'de ısrar etmeli...