F.Bahçe hiç de iyi oynamadığı bir maçta 3 puanı kazandı. Daha maç başlar başlamaz Szymanski fizik kurallarını altüst eden bir gol kaçırdı. Ondan sonra son derece durgun, temposuz bir oyun… Rakip geriden rahatlıkla çıkabiliyor, bütün yük iki ön libero ile defans bloğu üzerinde. Çünkü Maximin defansa yardımı sevmiyor, Dzeko ile Tadic'in de fiziksel durumları yetersiz. İlk yarıda İsmail de sahada son derece düşük performanssergileyince takımı ayakta tutmaya çalışan deneyimli Amrabat'ın zekası ve olgunluğu oldu. İkinci yarıda iki değişiklik var… Arkadaşlarını tanımayıp ilk maçına çıkan Kostic sol bek, Oosterwolde stoper, İsmail yerine Fred… F.Bahçe yine ilk yarıya oranla daha biraz toparlanmış ama Antalya da yine gelme fırsatı buluyor. Sonra Oosterwolde tekrar sol beke geçiyor, Becao stopere geliyor, sonra Tadic'in golü ile takım nefes alıyor, ondan sonra da rakip kendi kalesine golü atınca F.Bahçe önemli olan 3 puanı hanesine yazıyor. Gelelim genel gözlemlerime…
Ben Mourinho'nun ne yapmak istediğini anlamakta zorluk çekiyorum. Kulübede maçı izleme şekli de bir ilginç! Bir defa kafama takılan en önemli sorun şu; En Nesyri'yi ısrarla Mourinho istedi. Niye oynatmıyor. Dzeko son derece deneyimli, senelerin santrforu. Ama bir büyük takımın asli santrforunun 39 yaşında olması eşyanın tabiatına aykırı. Bir de Tadic var. Kaliteli olmasına rağmen 36 yaşında ve idare ediyor. Szymanski'de de düşüş var. İsmail neden bu kadar kısa sürede geriye gitti? İrfan Can hep yedek kulübesinde, oyuna alırken gol olunca vazgeçiyorsun. Sonra hiç almıyorsun. En Nesyri'yi son bölümde oyuna aldı ilk yüksek ortaya bir yüklendi, rakip oyuncu kendi kalesine golü attı.