Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜCEL ACER

İsrail’e Karşı Soykırım Davası’nda Önleyici Tedbir Kararı

Güney Afrika Cumhuriyeti (Güney Afrika), 29 Aralık 2023 tarihinde, Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere karşı yürüttüğü eylemlerle İsrail'in Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ettiği iddiasıyla Uluslararası Adalet Divanı'na (Divan) başvurmuştu.

Başvurusunda, İsrail'in eylemlerinin ve ihmallerinin özel bir kasıtla işlenen soykırım niteliğinde eylemler olduğunu, Gazze'deki Filistinlileri daha geniş bir Filistin ulusal, ırksal ve etnik grubunun bir parçası olarak yok etmek niyeti güttüğünü, İsrail'in devlet organları, devlet görevlileri ve onun talimatları veya onun yönlendirmesi, kontrolü altında hareket eden diğer kişi ve kuruluşlar aracılığıyla Gazze'deki Filistinlilerle ilgili olarak Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ettiğini belirtmişti. Bütün bunlar üzerine Güney Afrika, İsrail'in bu eylemleri gerçekleştirerek Filistinlileri tümden ya da tamamen yok etme niyetini taşıdığını ve soykırım suçu işlediğini söyledi.

Güney Afrika'nın Önleyici Tedbir Talebi
Güney Afrika başvurusunda, durumun ağırlığına binaen Divan'dan önleyici tedbirlere dair acilen bir karar almasını da talep etti. İhtiyati tedbir ya da geçici önlemler kararı olarak da bilinen bu talebi Divan İçtüzüğü'nün 74. maddesi uyarınca öncelikle ve ivedilikle karara bağlanmak durumundadır. Bunun için Divan, ilk etapta, davaya bakmaya yetkisi olup olmadığını dahi detaylı değil genel olarak değerlendirerek, ilk bakışta (prima facie) yargı yetkisine sahip olduğuna karar verirse hemen ihtiyati tedbir talebini inceleyip karara bağlamaktadır.

Güney Afrika, dava karar bağlanana kadar Filistin halkının soykırıma karşı korunması için İsrail Devletinin, Gazze içindeki ve Gazze'ye yönelik askeri operasyonlarını derhal askıya alması (durdurması), kendine bağlı tüm kuruluş ve kişilerin bu türden sayılabilecek bütün eylemlerini engellemesi ve cezalandırması, bu bağlamda Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesi kapsamına giren her türlü fiilin (grubun üyelerini öldürmek; grup üyelerine ciddi bedensel veya zihinsel zarar vermek gibi) işlenmesini durdurması, halkın zorla sürülmeleri, yeterli yiyecek ve suya erişimin engellenmesini, yeterli yakıt ve barınağa erişim de dahil olmak üzere insani yardıma erişime izin verilmesini, kıyafet, hijyen ve tıbbi malzeme ve yardım gibi unsurlara erişimin engellenmesini durdurması gibi tedbirler içeren bir karar lamasını talep etti.

DİVAN'IN ÖNLEYİCİ TEDBİR KARARI VE ANLAMI
Divan, Güney Afrika'nın önleyici tedbir talebine dair kararını, başvurunun yapılmasından yaklaşık 4 hafta sonra 26 Ocak 2024 tarihinde (dün) açıkladı.

Önleyici tedbir kararı almadan önce Divan, davaya bakma yetisine sahip olup olmadığını genel olarak da olsa değerlendirme durumunda olduğundan, Karar'da öncelikle bu husus ele alınmış ve Divan'ın davaya bakmaya yetkili olduğunu ifade etti. Bir başka deyişle Divan, Güney Afrika'nın İsrail aleyhine başvuru yapmaya yani dava açmaya yetkisi bulunduğu, soykırım suçuna dair hususun ise davanın esasına ilişkin olduğunu açıkça belirtmiş oldu.

Divan daha sonra Güney Afrika'nın talep ettiği öneyici tedbirlere dair talebini ele aldı. Bu bağlamda öncelikle, sahada gerçekleşen eylemlere ve İsrail yetkililerinin açıklamalarına göndermelerde bulunarak, Soykırım Sözleşmesi'nde yasaklanan eylemlerin gerçekleşme riskinin bulunduğunu, dolayısı ile hem bir toplumun var olma hem de kişilerin yaşam hakkının ihlaline dair önemli bir risk bulunduğunu ifade etti. Bu tespit her ne kadar soykırım suçunun işlendiğinin kesin kabulü anlamına gelmese de bu yönde ciddi bir risk ya da ihtimal olduğunun tespit edilmesi anlamında, şu aşamada dahi önemli bir yargısal tespit olarak kabul edilmelidir.

Divan, İsrail'in, "gruba mensup olanların öldürülmesi"; "grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi"; "grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak, yaşam şartlarını kasten değiştirmek"; "grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler alma"k; "gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek" eylemlerinin önlenmesi için "gerekli bütün tedbirleri almak" yükümlülüğü altında olduğunu söyledi. Bu bağlamda İsrail, kendi silahlı kuvvetlerinin, sayılan bu eylemlerden hiçbirini gerçekleştirmemesini saylayacak acil tedbirler almak durumundadır.

İkinci olarak İsrail, Gazze Şeridi'ndeki soykırıma yönelik olarak doğrudan ve alenen kışkırtmayı önlemek ve cezalandırmak için yetkisi dahilindeki tüm önlemleri almak mecburiyetindedir.

Üçüncü olarak İsrail, Gazze Şeridi'nde Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarına çözüm bulmak amacıyla acilen ihtiyaç duyulan temel hizmetlerin ve insani yardımın sağlanmasını sağlayacak etkili önlemler almak durumundadır. Dolayısıyla İsrail, saldırılarının başından beri ve halen yaptığının aksine, sivillerin temel ihtiyaçlarını kısmen ya da tamamen engelleyecek türden saldırı ve eylemlerini durdurması gerekmektedir.

Son olarak İsrail, Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere yönelik Soykırım Sözleşmesi'nin 2. ve 3. maddeleri kapsamındaki eylemlere ilişkin iddialarla ilgili delillerin imhasını önlemek ve muhafazasını sağlamak durumundadır.

Güney Afrika'nın önleyici tedbir talebine ilişkin en önemli beklenti Divan'ın İsrail'in Gazze'ye yönelik bütün saldırılarını durdurması yönünde bir karar alınmasıydı. Zira Güney Afrika'nın tedbirler bağlamında ilk talebi de İsrail Devleti'nin, Gazze içindeki ve Gazze'ye yönelik askeri operasyonlarını derhal askıya alması (durdurması) yönünde idi. Ancak Güney Afrika'nın Divan'dan, İsrail'in Gazze içerisindeki ve Gazze'ye yönelik bütün askeri operasyonlarını durdurmaya dair talep ettiği önlem şu an için karşılanmadı. Anlaşılan o ki Divan, soykırıma yol açacak eylemlerin durdurulması için bütün saldırıları durdurmak yerine, özellikle soykırım soncu doğurabilecek operasyon ve faaliyetlerin durdurulması gerektiğini düşündü.

Dolayısıyla bu eylemler, esasen sivillerin hedef alınmaması, sivil yerlere saldırılmaması, sivillerin temel ihtiyaçlarının karşılanmasının sağlanması, soykırım ve ilişkili eylemleri teşvik edici söylemlerin ve girişimlerin önlenmesi ve cezalandırılması gibi tedbirler oldu.

Divan her ne kadar ateşkes anlamına gelecek bir tedbiri net bir şekilde ifade etmemiş olsa da, yukarıdan sıralanan ve Soykırım Sözleşmesi'nin 2. ve 3. maddelerinde sayılan eylemleri doğrudan sayarak, bu eylemlerin durdurulmasını hatta İsrail Silahlı Kuvvetleri'nin bu eylemleri durdurmasının sağlanmasını istemesi önem arz etmektedir. Bu bir anlamda sivillere ve sivil yerleşim yerlerine yapılan saldırıların tamamen durdurulmasının sağlanması anlamına gelmektedir ve bu şekilde yorumlanmalıdır.

Divan Statüsü'nün 41. maddesine göre önleyici tedbir kararları, hem davanın taraflarına hem de BM Güvenlik Konseyi'ne gereğinin yerine getirilmesi için iletilir. İlgili taraf kararın gereklerini tamamen ya da uygun bir şekilde yerine getirmez ise BM Güvenlik Konseyi'nin zorlayıcı tedbirler alması gerekir. Ancak Dava'ya karşı duruşunu zaten açıklamış olan ABD vetosu yüzünden Güvenlik Konseyi'nin bu olayda da işlemeyeceği öngörülebilir.

Bu durumda geriye İsrail kararın gereklerini yerine getirmesi bunu da en geç bir ay içerisinde yapıp Divan'a rapor sunması beklenecektir. Ancak Divan'ın kararında açıkça bütün operasyonlar durmalı gibi çok net bir önlem bulunmadığından, İsrail'in uygulamada kararın gereklerini çarpıtarak, hatta uzun süredir haksız bir şekilde kullandığı "meşru müdafaa" gerekçesi ile tedbirleri ihlal ederek uyguluyormuş gibi davranabileceği öngörülebilir. Bütün bunların yerine gelmesi için yine BM Güvenlik Konseyi değil, diğer devletlerin tutumları, söylemleri, meseleyi takip etmeleri ve uluslararası toplumun baskısı değer ifade edecektir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA