Türkiye, 1 Ekim 2024'te TBMM'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açılış konuşmasında dış tehlikelere işaret ederek "iç cepheyi" kuvvetlendirme çağrısının ardından MHP Genel Başkanı Dr Devlet Bahçeli'nin DEM Parti sıralarına yürüyerek DEM Partili milletvekilleriyle el sıkışması ve bir cenaze dolayısıyla taziye dilemesi ve ardından yaptığı açıklamalarla başlayan yeni siyasi durumu tartışıyor. MHP lideri Dr Bahçeli'nin MHP grup toplantılarındaki konuşmalarıyla derinleştirdiği ve aleyhteki muazzam kampanyaya rağmen geri adım atmayarak tahkim ettiği yeni siyasi pozisyon, uzun zamandır inşa edilmeye çalışılan ezberleri bozdu. Ezberi bozulanlar, ezberi terk ederek Bahçeli'nin ne dediğine ve gerçeklere dönmek yerine ezberi baştan ve daha yüksek sesle ve imanla tekrar tekrar okumaya başladılar.
Bu ezber Bahçeli ve MHP'nin, AK Parti'nin bütün demokratik reformlarına karşı çıkan ve etnik meseleyi tahrik eden bir yerde durduğuna ilişkindir. Bu iddianın arkasında aslında ideolojik olarak birbiriyle telif edilemeyecek birbirinden çok farklı çevreler yer almaktadır. Ancak bu iddia yakın tarihte ve siyasi olarak defalarca yanlışlanmasına rağmen ısrarla bir ezber olarak tekrar edilmektedir. Bu tekrarın bir amacı Cumhur İttifakını dağıtmak, Erdoğan ve AK Partiyi yalnız bırakmak, bir amacı da Erdoğan'ın siyasetten ve AK Parti'den tasfiye edilmesidir. Bahçeli ve MHP geçmiş dönemde gerçekleşen birçok reforma karşı çıkmak bir yana destek olmuş, engellememiş ve yeniden tartışma kapısı açmayarak reformların tahkim edilmesinin önünü açmıştır.
Bu iddianın dış ayağında ise bütün dünyada ve bölgemizde yürütülen gayrı nizami harbin içinde stratejik istihbaratla kimlikler üzerinden bir ayrıştırma, iç istikrarı bozma, Türkiye'yi mücadele denkleminden çıkarma ve Türkiye'yi Lübnanlaştırma siyasi projesi yatmaktadır.
MHP Genel Başkanı Dr Devlet Bahçeli'nin açıklamalarıyla terör örgütünün pazarlıksız bir şekilde tasfiye edilmesi, DEM Parti'nin her türlü dış müdahale ve terörün müdahalesinden kurtarılarak milli bir Türkiye partisine dönüştürülme çerçevesi çizilmektedir. Daha önceki tecrübelerden ve halihazırda İsrail'in ABD gücü ve yardımıyla bölgeyi Türkiye aleyhine tanzim etme çabalarına karşı dışarıdaki, Erdoğan ve MHP'yi tasfiye ederek bu projeye uygun bir yeni iktidar denkleminin önünü açmaya yönelik de içerideki senaryolara karşı geliştirilen bu tutumun meydana getirdiği rahatsızlık ve şaşkınlığı bu çerçevede değerlendirmek gerekmektedir.
Dikkat edilirse baştan beri, Devlet Bahçeli'nin içerideki ve dışarıdaki ezber senaryolarını bozan bu siyasi hamlesi, Bahçeli'nin yalnız kurt fantezisi ve Bahçeli- Erdoğan arasındaki ittifakın kopuşu gibi takdim edildi. Ezber senaryoya göre böyle bir teklif geldiğinde şiddetle karşı çıkması lazım gelen Bahçeli'den bu teklifin gelmesi dahi, bu çevreleri tezlerinin yanlışlığına ikna edemedi, o yüzdende Bahçeli'nin siyasi hamlesi etrafında olağanüstü bir tezvirat ve manipülasyon gayretine gittiler. Her an Cumhur İttifakının biteceği ve hatta erken seçim geleceği iddiasıyla kendilerini avutan bu çevreler, Bahçeli'nin Erdoğan'ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için anayasa değişikliğinden bahsetmesinden sonra dahi, siyasi gerçeklere dönemediler.
Halbuki Erdoğan baştan itibaren Bahçeli'nin siyasi hamlesine güçlü bir destek verdi. Bahçeli'nin bu siyasi hamlesi Erdoğan'a içerde ve dışarıda muazzam bir siyasi alan açtı. Bahçeli'nin bu hamlesiyle Türkiye'nin kimlikler çatışmasıyla hedef alınan milli kimliği ve siyasi istikrarı tahkim edildi. Böylece Türkiye'yeye yönelik neredeyse 50 yıllık stratejik istihbarat boşa çıkarılmış oldu. MHP'yi kriminalize etmek ve siyasi denklemden çıkarmaya yönelik çabalar boşa çıkarıldı. Erdoğan ise içeride kazandığı siyasi alanı ve zamanı, dışarıda diplomasi yoluyla netice alabilecek bir zemine taşıyor. Bu bakımdan Bahçeli ile Erdoğan arasında bir ihtilaf, anlaşmazlık ve çelişki değil, olsa olsa iyi çalışılmış bir işbirliği ve işbölümü olabilir.
Bahçeli içeride Cumhur İttifakını rahatlatacak, kimlik çatışması projesini boşa çıkaracak, terör örgütünün lağvedilmesiyle Öcalan'a umut hakkı ve DEM Parti'ye de Türkiye partisi olma imkanı, bu olmazsa da DEM Parti'nin sosyolojisinin radikalleşmesini önleyecek bir sosyoloji inşa etmek; Erdoğan da dışarıda Irak ve Suriye sahasında diplomasi, istihbarat ve icap ederse askeri harekatla sonuç alacak bir şekilde Türkiye siyasetinin terörden arındırılması ve Suriye'de Türkiye aleyhine bir siyasi statü oluşmasının engellemesine yönelik siyasi hamlelerde bulunuyorlar. Bu siyasi hamlelerin birbiriyle uyumunu görmek için sadece ezberleri ve at gözlüklerini çıkarmak kafidir.