Bayramı da fırsat bilerek, İstanbul'dan Bodrum'a uzanan hatta biraz sokağın sesini dinlemek için karayolunu tercih ettim. Terör kaygısını bir yana koyarsak, toplumda en çok konuşulan konu ekonomi. Doğrusu büyük sarsıntı yaratacağı beklenen 2008'deki finans krizinde bile ekonominin geleceği bu kadar konuşulmamıştı.
Aslında hükümet bu konuda reform denebilecek birçok adım attı, aynı anda kaygı veren Rusya ve İsrail'le ilişkileri de düzeltti. Bu gelişmeler, terör saldırılarına, AB ile ilişkilerdeki limoniliğe rağmen sokağa olumlu yansıyor. Sokak, aslında siyasetin de ekonominin de aynası.
Herkesin her şeyden haberi var ve ilgi de hayli yüksek. Üst akıl da, CHP ve MHP'deki lider arayışları da tartışılıyor; iktidar muhalefet ilişkisi de, AK Parti çevresindeki gelgitler de sorgulanıyor ve hiç kuşkunuz olmasın Cumhurbaşkanı'yla Başbakan arasındaki uyum ve güven ilişkisi de dikkatle izleniyor.
Vatandaş duyarlı... Manavı da, Irgatı da, çobanı da, pansiyon sahibi de siyaseti ve siyasetçileri adım adım izliyor.
İktidara yöneltilen haklı ve haksız eleştirilerin de farkındalar. Özellikle muhalefet partilerinin, muhalefet etmek için her şeyi kötü gösteren yaklaşımının dün olduğu gibi bugün de sokakta bir karşılığı yok.
Sokağın aradığı tek şey, siyasette samimiyet.
Bu Türkiye'nin Doğu'sunda da Ege'sinde de fark etmiyor ama siyasi tercihler elbette farklı. Ege coğrafyası AK Parti iktidarına karşı muhalif seslerin çoğunlukta olduğu bir bölge. Bu kez, sanki durum biraz değişik. Başbakan Binali Yıldırım'ın İzmir Milletvekili olması, güler yüzü ve sokağın dilini kullanması havayı biraz yumuşatmış gibi.
Egelilerin bu pozitif yaklaşımını, son günlerde tartışma yaratan, Suriyelileri vatandaş yapma adımı bile değiştirmiş değil. Bursa'da bir restorandan, Balıkesir'de kamyoncu kahvesine, Söke ovasındaki bir tarladan Yalıkavak çarşısındaki Kavaklı Köfteci'ye herkesin talebi aynı: "Terör bitsin, ekonomi canlansın."
Bu noktada Yıldırım hükümetinin açıkladığı, yatırımı kolaylaştıran ekonomi paketinin yeterince anlaşıldığını söylemek mümkün değil. Bu konuda biraz daha bilgilendirme ihtiyacı var. Benzer bir durum, 1 Kasım seçimlerinden sonra yapılan reformlar için de geçerli. Çoğu bilinmiyor.
Mesela pasaportların artık nüfus idaresince veriliyor olması, AB ile aramızda mültecilerin alınması nedeniyle tartışma konusu olan reform maddeleri... 72 maddeden 69'u tamamlandı ama onların hayatımıza nasıl yansıdığı üzerinde yeterince durulmadı.
Ayrıca uzun yıllardır konuşulan ama bir türlü gerçekleşmeyen bazı reformlar da sessizce hayatımıza girdi. Bunlar Türkiye'nin yakın gelecekte merkez ülke olmasının yapı taşları olacak adımlar.
Örneğin artık Türkiye'ye para getirene veya ev alana oturma izni veriliyor olması... Daha sonra bu insanlara vatandaşlık da verilecek.
Bunlar önemli adımlar. İngiltere 50 yıldır bunu uyguladığı için dünyanın parası Londra'ya aktı halen de akıyor.
Son yıllarda o kadar çok reform yapıldı ki bunlara alıştık ve giderek kanıksadık.
Bu nedenle reformlar hakkında toplumu bilgilendirmekte ve zaman zaman bunları hatırlatmakta yarar var.