Bazı okurlarımız Sabah'ta yayımlanan Cem Uzan haberlerinden rahatsız. Bu haberlerde Cem Uzan'ın, Aydın Doğan hakkındaki suçlamaları yer alıyor. Okurlar Uzan'ın güvenilirliğini sorguluyor ve Sabah'ın bu haberlere yer vermemesi gerektiğini savunuyorlar. Maalesef kendilerine katılmıyorum.
Öncelikle konu son derece güncel... Aydın Doğan sahibi olduğu gazetelerde hemen her gün bir açıklama yaparak kendisinin ve grubunun siyasete müdahale etmediğini, siyasetçilerle çıkar ilişkisine girmediğini savunuyor. Bu açıklamaların bir haber olarak değil de 'başyazı' havasında verilmesi başlı başına bir tuhaflık ve komiklik. Medya gücünün suiistimal edilmesine sıradan bir örnek... Doğru olan, suçlamaların ve Doğan'ın yanıtlarının aynı haber içerisinde karşılıklı olarak verilmesi... Bu kadar basit...
İkinci olarak... Uzan dönemin önemli aktör ve tanıklarından. Söyledikleri haber değeri taşıyor. Neticede karşısına çıkan bütün rakiplerin şu veya bu şekilde iflas ettiği, hapsedildiği, yurt dışına kaçmak zorunda kaldığı, 28 Şubat'ın mimarları arasında gösterilen bir medya baronundan söz ediyoruz. Hakkındaki iddia ve eleştirilerin gündeme gelmesinden daha doğal bir şey olamaz. Bu iddia ve eleştiriler kendi medya organları tarafından sansürlendiği, görmezden gelindiği ya da manipüle edildiği için diğer gazetelerde yayımlanması normal, hatta gerekli.
Üçüncü olarak... Doğan grubu çalışanları patronlarının 'açılan davalardan zaten berat ettiği' savunmasına sığınıyor. Ergenekon, Balyoz, KCK gibi davalar bize gösterdi ki yargı çeşitli güç odakları tarafından kolaylıkla ve sistematik bir biçimde manipüle edilmiş. Bu davalar yeniden ele alındıklarında farklı şekillerde neticelendiler. Böyle bir güvensizlik ortamında Aydın Doğan'a açılan davaların akıbeti hakkında endişelenmemiz tabii değil midir? Üstelik "Aydın Bey merak etmesin" tarzı ses kayıtları ortalığa düşmüşken. Üstelik 'yargının güvenilmezliği ve tarafgirliği' tezini en çok işleyenlerin başında Hürriyet yazarları gelirken...
Dördüncü olarak, cevap hakkına saygı gösterilmediği değerlendirmesi doğru değil. Doğan'ın açıklamaları farklı bir perspektifle de olsa Sabah'ta kendisine yer buluyor. Ayrıca, son günlerde yayımlanan haberler Uzan'ın Yaz Boz programına yaptığı açıklamalardan kaynaklanıyor. Okurlarımızın eleştirisi üzerine programı izledim; hem Bekir Hazar hem de Ergün Diler, gerekli çağrıları yapmış fakat yanıt alamamışlar. Yine de haberi internet sitesine koyan editörlerin haberin muhataplarını arayıp, cevap hakkını kullandırmaya çalışmaları daha yerinde bir davranış olurdu.
Son olarak, yaşadığımız medya tecrübesi cevaplanmamış, üzeri örtülmeye çalışmış bazı soruların tekrar tekrar gündeme getirilmesini gerekli kılıyor. Bunlardan biri Özer Çiller'in, Aydın Doğan'ın ve diğer bazı grup çalışanlarının içinde bulunduğu, Rodos adasında çekilen o kare. O seyahatin neden yapıldığı, o görüşmede nelerin konuşulduğu bütünüyle açıklanmadan kamuoyu rahat etmeyecek. Ek olarak, bu dostluğun nereye dayandığı, tür buluşmaların Çiller iktidara gelmeden ya da politikayı bıraktıktan sonra da yapılıp yapılmadığı sorulabilir. Doğan grubu çalışanlarının dönemin idarecileri ile 'kişisel ve duygusal' ilişkileri mercek altına alınabilir.
Bir diğer önemli iddia da Aydın Doğan'ın Cem Uzan'dan 'haraç' istediği... Uzan buna dair ses kaydının Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'nda bulunduğunu söylüyor. Merak ediyorum; böyle bir kayıt varsa neden ortaya çıkmaz, yoksa neden yalanlanmaz?
Kısaca özetlemek gerekirse... Uzan'ın açıklamaları yayımlanmalıdır, tartışılmalıdır. Aksi düşünülemez, savunulamaz. Bu açıklamalar medyadaki kirliliğin ontolojisini anlamak ve medya manipülasyonlarıyla mücadele etmek için bir fırsattır.
Adil, sorgulayıcı ve objektif olmak kaydıyla...