Oktay Akbal'ı kaybettik.
Başımız sağ olsun. Muharrir gazeteci kuşağının önemli temsilcilerindendi.
Cumhuriyet'in 'Yazarımız Oktay Akbal'ı Kaybettik' başlığını görünce şaşırdım. İki mesele geldi aklıma.
Birincisi: Sansür. Elli yılı aşkın meslek hayatında ilk kez...
Bir yazısı basılmıyor Akbal'ın...
Mustafa Balbay'ın Ankara temsilciliğinden alınması üzerine...
Gazetesini eleştiriyor diye.. Akbal çok üzülmüş ve şöyle demişti: "Bir yazar, gerektiğinde kendi gazetesini de eleştirir. Herkesi, her şeyi, eleştirdiği gibi..."
İkincisi: Garip 'kovulma' hikayesi... Cumhuriyet: "Hastalığının ilerlemesi üzerine bu yılın başlarında yazılarına ara vermişti" diyor. Eşi Ayla Akbal ise Aydınlık'a verdiği mülakatta bambaşka şeyler söylüyor:
"Geçen Kasım ayında hiç bir açıklama ve bilgi vermeden Oktay Akbal'ın işine son verdiler.
Biz de kimseyle görüşmedik.
Belki açıklama yaparlar diye bekledik. Ödemeler yapılmayınca anladık ki işine son vermişler.
Şu an Cumhuriyet gazetesiyle hiçbir ilişiğimiz yok. Bu durumu Oktay'dan bile gizledim.
Üzülmesin diye. Şu an için daha fazla bir şey söylemek istemiyorum.
Tek düşüncemiz eşimin iyileşmesi."
Cumhuriyet Vakfı'ndan...
Gazetenin idarecisinden... İnsan kaynaklarından... Artık yetkili her kimse ondan... Bir açıklama bekliyorum.
Kamuoyu bekliyor.
Gazetenizdeki ilk köşesi 1969 yılında yayımlanan... Fasılalı olarak 40, fasılasız olarak 20 yıldan fazla süreyle köşe yazarınız olan... Oktay Akbal'ı 'tazminatsız' olarak mı işten çıkardınız?