Depremin üzerinden tam 116 gün geçti, peki ya neler değişti, bölge şu an nasıl? Eskisi gibi değiliz bir kere, geçmeyen bir acı var. Bunların dışında yaraların sarıldığını yerinde görmek, umudun yeniden filizlendiğini çocukların enerjisiyle anlamak iyi hissettiriyor. Yüz yılın felaketinden hemen sonra ayakta kalmaya çalışan Kahramanmaraş'tayım. Bölgeden farklı şehirlere ciddi bir göç olduğu gerçek. Diğer yandan yaşadığı şehri yıkılsa da bırakmak istemeyen yüzlerce insan, konteyner kentlerde kalmayı sürdürüyor. Kalıcı konutların inşası hızlı ilerliyor, enkazların birçoğu kaldırılmış, yerine bir şey yapılamıyor ancak yok olan caddelerin, sokakların dümdüz olduğunu görüyorsunuz. İlk dikkatimi çeken şey, konteyner kentin temizliği oldu.
Bu geçici barınma alanına büyük titizlikle bakılıyor. Çocukların yüzlerindeki gülümsemeler ve enerjik oyunları, yaşadıkları zorluklara rağmen ne kadar dayanıklı olduklarını gösteriyor. Maraşlılara hayata geri dönmeleri için AFAD tarafından geçici çarşı kurulmuştu. Bu çarşı, iş yerleri yıkılan insanlara yeni bir iş ve geçim kaynağı sağlama amacı güdüyordu. İş hayatının yavaş yavaş canlandığına şahit oldum. Esnafın tezgahlarını kurduğunu ve müşterileriyle etkileşime geçtiğini görmek, insanların normal hayata geri dönüş çabalarını somut bir şekilde yansıtıyordu. Ruhlar iyileşirken, şehirlerimiz de adım adım tamir oluyor. Sanırım deprem bölgesinde duyduğum en acı cümle "Biz dünyanın sonu geldi sandık, birçok insan da dünyanın sonu geldi diyerek öldü" oldu.
KONTEYNER KENT TEKNOLOJİ SINIFINDA BİR GÜN
Deprem bölgesini sebebi ziyaretim Türkiye Vodafone Vakfı ve Habitat Derneği işbirliğiyle yürütülen Yarını Kodlayanlar Sosyal Hayata Destek projesi kapsamında Kahramanmaraş'ta kurulan konteyner teknoloji sınıfı ve gezici eğitim çadırında depremzede çocuklarla bir araya gelmek ve projenin detaylarını vakıf başkanı Hasan Süel'den dinlemekti. Markanın reklam yüzü Aras Bulut İynemli de günün en güzel sürpriziydi.
Konteyner kentteki teknoloji sınıfında çocuklarla ritim atölyesine hep beraber katıldık. Ritimli müzik, beyinde endorfin salgılanmasını tetikliyormuş ve böylelikle mutluluk hissi yaratıyormuş. Onları mutlu görmek ayrı bir mutluluk veriyor. Bu atölyeler, çocukların hayal güçlerini ve yaratıcılıklarını da geliştiriyor, bu yüzden küçük yaş grupları için çok anlamlı. Büyük yaş grupları da 'Yarını Kodlayanlar Sosyal Hayata Destek'e büyük ilgi gösteriyor. Proje neden örnek derseniz; süresiz olduğu için, çocukları merkezine alıp büyük bir mutluluk zirvesi oluşturduğu için, bölge insanının hep yanında olmayı hedeflediği için...
HEDEF 100 BİN ÇOCUK
Bu projeyle afet bölgesindeki çocukların eğitimine katkı sağlanması hedefleniyor. 4 konteyner teknoloji sınıfı ve bir gezici eğitim çadırı da afetten etkilenen 11 ildeki köy, çadır kent ve konteyner kentleri ziyaret ediyor. Eğitim çadırında, 7-14 yaş arası çocuklar için müzik ve masal atölyeleri, kodlama eğitimleri ve çeşitli sosyal etkinlikler düzenlenecek; oyun terapisiyle psikososyal destek sağlanacak. Projeyle, toplam 100 bin çocuğa ulaşılması hedefleniyor. Aras Bulut'u gören konteyner kentin mutluluğu inanılmazdı, bu nedenle böyle ziyaretler devam etmeli. İynemli, "Yaşadığımız büyük afetin yaralarını hep birlikte saracağız. Hem bireysel hem de kurumsal olarak yapabileceğimiz çok şey var. Özellikle depremzede çocuklarımızın geleceğe umutla bakmalarını sağlamamız çok önemli. Projenin afet bölgesindeki çocuklarımızın hayatında önemli bir renk, geleceğe yönelik hayallerinde önemli bir basamak olacağına inanıyorum" dedi.