Geçen hafta bu sütunlarda Yeşilçam'ın devlerinden Eşref Kolçak'ın nasıl 'tarım işçisi' olarak güçlükle emekli olabildiğinin hikayesini utana sıkıla anlatmıştım. Bu yazı büyük yankı uyandırdı. Okurlarımızdan Mahmut Hüdayi de telif haklarının özünde 'kul hakkı'nın yattığını hepimize bir kez daha hatırlatma ihtiyacı hissetmiş:
"Eşref Kolçak abimize üzüldüm ancak sinemacıların üzerinde durmaları gereken en önemli konu, fikir hakları meselesi. Her gün aynı filmler onlarca kanalda oynuyorsa, bu filmlerden oyunculara para gitmesi gerekmez mi?
Yakında çıkacak olan Fikir Hakları ve Patent Kanunu sayesinde belki bu konu da gündeme gelecektir. Bu konuların üstüne gitseniz... Örneğin; oynayan filmlerinden dolayı Kemal Sunal'ın varislerinin telif hakkı alması gerekmez mi? Fikir, marka patent ve sanat eserlerinin hak sahipliği dinimizin en önem verdiği kul hakları kapsamına girmez mi? Varsın kanun olmasın; "Arkadaş bu hak senin, gel al hakkını" cümlesini ne zaman duyacağız?"