Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YAVUZ DONAT

O... Bir demokrasi şehidi

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Adnan Menderes... Bir devre adını veren Başbakan.
İstiklal madalyası sahibi... Ve Yassıada'da, "Anayasa'yı ihlal, diktatörlük, vatana ihanetle" suçlanan Başbakan.
Adı... Havalimanına, üniversiteye, bulvarlara, meydanlara, caddelere, okullara verilen Başbakan.



17 Eylül 1961... İmralı adası... Menderes'in bulunduğu odaya, iki din adamı girer.
Ethem Akalın ile Abdurrahman Hürdoğan.
İdam öncesi dini telkinlerde bulunacaklar... Fakat konuşamıyorlar... Ağlıyorlar.
Menderes... "Zahmet etmeyin" diyor:



"Yapmak istediğiniz vazifeyi ben yerine getirdim."
Hocalar... Dualar okumaya başlıyorlar.
Ve... Resmi tutanağa göre, Başbakan Adnan Menderes son sözlerini söylüyor:
"Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda, devletime ve milletime ebedi saadetler diliyorum... Bu anda karımı ve çocuklarımı şefkatle anıyorum."

***


Saat 14.20

Beyaz gömlek giydirildi... Ve son arzusu soruldu... Adnan Menderes'in yanıtı:
"Şerefle yaşadığım ve suçsuz olduğum bilinsin... Vatan sağ olsun."



Sonra... Cellat, ayağının altındaki iskemleyi itti.
Menderes'ten... "Allah" sözü yükseldi.
Ve... Yağmur başladı.

***


İşkence

Tarih 18 Eylül 1961... Adnan Menderes'in idam edildiğinin ertesi günü.
Ankara... Menderes'in evi... Gözü yaşlı eş... Berin Menderes.
Kalabalık... Taziye... Büyük acıyı paylaşan dostlar.
Ve... Türkiye'nin tanınmış iki hafızı... İkisi de ünlü bestekar.
Biri... Sadi Hoşses... "Gülmedi şu bahtım gülmedi gitti" gibi... "Ağlamakla, inlemekle ömrüm gelip geçiyor" gibi unutulmaz şarkıların bestecisi.
Diğeri... Muzaffer İlkar... "Sensiz her gecenin sabahı olmayacak sanırım" gibi... "Tadı yok sensiz geçen ne baharın ne yazın" gibi ölümsüz şarkıların bestekarı.
Gözyaşlarının sel olduğu evde... Elbette şarkı söylemiyorlar.
Kur'an-ı Kerim okuyorlar.
Bu sırada... Kapıdan sesler geliyor... "Tak... Tak... Tak."
Evin kapısına, "Adnan Menderes'in idam kararı" çakılıyor.
Bu ne bitmez intikam?
Adnan Menderes'e yapılanlar yetmiyor... Bu defa da, eşine işkence ediliyor.
Kur'an... Hıçkırıklar... Birbirine karışıyor.

***


At davası

Hayır... Şaka değil... Yassıada mahkemesinde, at davası da vardı... İt davası da.
Başbakan Adnan Menderes'e, beş at hediye edilmişti... Irak'tan hediye... Birleşik Arap Emirlikleri'nden...
Atlar, Eskişehir'e gönderilmişti... Çifteler'e... Devletin harasına.
Sonra satıldı... Parası, hayır işlerine harcandı.
Ve darbe... Ve Yassıada... Ve mahkeme... Dava konusu:
"Atların, dokuz ay boyunca yedikleri arpanın, samanın, yulafın parası."
Adnan Menderes idam edildiği zaman, bu dava henüz bitmemişti.
İdamdan aylar sonra... Dava, karara bağlandı:
"Atların ot, saman, yulaf, arpa masrafının... Toplam 47 bin liranın... Adnan Menderes'in mirasçılarından tahsil edilmesine..."
Benzer o kadar çok olay... O kadar çok dava var ki... Saymakla bitmez.
Tam bir rezillik... Çirkinlik... Ayıbın daniskası.

***


Ve... İt davası

Cumhurbaşkanı Celal Bayar'a köpek hediye edildi... Afgan tazısı.
Köpek, bir süre Çankaya Köşkü'nün bahçesinde kaldı.
Ardından... Atatürk Orman Çiftliği'ne yollandı... Hayvanat bahçesine.
Sonra da satıldı.



Cumhurbaşkanı Bayar'ın talimatı... Para, hayır işine harcandı... Bir köye su götürüldü... Çeşme yapıldı.
Ve Yassıada... İt davası... Tarih 14 Ekim 1960.
Davanın konusu:
"Köpek, Çankaya Köşkü'nde ne kadar kaldı? Atatürk Orman Çiftliği'nde ne kadar? Köpeğe yapılan masrafları kim ödedi? Celal Bayar mı? Yoksa devlet bütçesinden mi?"
İnanılır gibi değil... Ama hepsi gerçek.

***


Batmayan güneş

Talat Asal... Adnan Menderes'in avukatı.
Yassıada'da... Menderes'i "güneşe benzetti. "Güneş batmadı" dedi.
Vay sen misin Menderes'ten "batmayan güneş" diye söz eden?
Asal... Mahkeme salonundan çıkarıldı.
Yetmedi... "Sen asker kaçağısın" denildi:
"Avukatlık yapamazsın... Derhal askere alınacaksın."
Talat Asal, "31'inci Piyade Alayı'nda... Yedek subay olarak askerliğini yaptığını" ispat edene kadar, anasından emdiği süt burnundan geldi.
Çektiği eziyet ise... Yanına kar kaldı.
Dostumuzdu... Sonra milletvekili oldu... Bakanlık yaptı... Ve kitap yazdı... "Güneş Batmadı."
Kitabı... Adımıza imzalayıp getirdiği günü hatırlıyoruz... Yassıada'yı, yaşananları, Adnan Menderes'e yapılanları anlatırken gözleri yaşarıyordu.

***


Sarayburnu-Yassıada tüneli(!)

Adnan Menderes'in Yassıada'da yargılandığı günler.
İstanbul'da bir lokanta... Lokantada üç arkadaş... Ali Külünk... Hakkı Morgül... Mustafa Güler.
Üçü de koyu Demokrat Partili... Adnan Menderes aşığı.
Sohbet... Bir iki kadeh de rakı.
"Ooof, of... Alacaksın eline kazmayı küreği... Sarayburnu'ndan Yassıada'ya, denizin altından tünel kazacaksın... Adnan Menderes'i alıp, kaçıracaksın.''
Yan masada oturanlar... Konuşmaları duyanlar... Anında Sıkıyönetim Komutanlığı'na ihbar.
Ve... Lokantaya baskın.
Sonuç... Ali Külünk... Hakkı Morgül... Mustafa Güler... Tam 70 gün hapis yattılar.
O günleri... Ve bu olayı... Sevgili Orhan Keçeli dostumuz çok iyi bilir... Ah keşke televizyona çıksa da anlatsa.

***


"Ne yazık ki..."

Yassıada... Adnan Menderes'in, diktatörlükle suçlandığı ve idamının istendiği... Anayasa davası.
Menderes'in şahsi savunması... Yazılı... 6 Ağustos 1961. Uzun savunmanın altında pul var... Menderes'in imzası var. Menderes... Savunmasının sonunda şunları söylüyor...
Kelimesi kelimesine:
''........ diktatörlük peşinde değil, anarşi endişesinin pençesinde çırpındık... Ne yazık ki siyaset hayatının seyyal heyecan dalgaları bizi şimdi vatana hıyanet ithamının pençesine atmış bulunuyor."

***


Mağdur olarak ölmek

Cumhurbaşkanı Celal Bayar... Yassıada... Anayasa Davası... Başsavcı, idam edilmesini istiyor.
Bayar... Şahsi savunması... 7 Ağustos 1961.
"78 yaşındayım... Hakkımda idam kararı da verebilirsiniz" diyor... Ve devam ediyor:



"Mağdur olarak ölmek de, şehit olarak ölmektir."
İdam cezası verildi... Yaşı nedeniyle cezası müebbet hapse çevrildi... Kayseri Cezaevi'ne gönderildi.
Bayar'ın Yassıada'da söylediği gibi
"Mağdur olarak ölmek, şehit olmak demektir."
Celal Bayar'ın yakın arkadaşı... Başbakanı... Adnan Menderes, mağdur olarak öldü.
Yazımızın başında da söyledik... "O bir şehit... Demokrasi şehidi."
Aradan 61 yıl geçti... Unutulmadı... Gönüllerde yaşıyor.

***


Tarihi belge

Darbeler... Muhtıralar... Siyasete müdahaleler... Ve kaybolan yıllar... Ödenen bedeller... Yarın devam edeceğiz.
Bugüne bir belge ile nokta koyalım.



14 Mayıs 1950... Seçim... Demokrat Parti iktidar... "Yeter! Söz Milletindir."
22 Mayıs 1950... Türkiye Büyük Millet Meclisi açılıyor... Yemin töreni... Meclis Başkanlığı seçimi... Ve Cumhurbaşkanlığı seçimi... Celal Bayar Cumhurbaşkanı.



İşte... Sözünü ettiğimiz belge... Üzerinde 22 Mayıs 1950 tarihi yazılı... Ve TBMM'nin "ikinci oturumunda" okunuyor:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına



TBMM'nin yeniden seçilmesiyle Şemsettin Günaltay Hükümeti'nin vazifesi hitam bulduğundan, yeni Bakanlar Kurulunun teşkiline İstanbul Milletvekili Adnan Menderes'in memur edilmiş olduğunu saygılarımla arz ederim.

CUMHURBAŞKANI CELAL BAYAR

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA